“Tarihin dönüm noktaları, keskin virajları, kritik eşikleri, kırılgan bağlantı hatları vardır. Anlaşılan odur ki, böylesine bir aktüel işleyişin tam ortasındayız. Biz samimi ve temiz duygularımızı akıl ve mantık terazisiyle tartmanın çabasındayız. Tarihi ve milli mirasımıza sahip çıkarak, geçmiş ve geleceği yeniden ihya sorumluluğu omzumuza binmiştir. Türk milliyetçiliğinin, tarihin kaygan ve kaypak zemininde güçlü varlığını ibraz etmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Belki bugünden sonra ülkemin şafağı bir başka sökecek, Türkiye’nin varlığı kuvvetlenecektir. Türkiye Yüzyılı’na yürüyüşe hız verme zamanıdır. Bugün kitabın ortasından ve yoruma fırsat vermeden konuşacağım. Mevcut gerçeklere dayanarak, milletimizin ayak bağlarını kalıcı olarak çözmenin belki de ilk adımını atacağız.
Türkiye’nin çözemeyeceği, altından kalkamayacağı hiçbir sorunu yoktur. Yeter ki isteyelim, irade gösterip sırt sırta verelim. Özellikle Türk milliyetçiliğinin ve Türk milliyetçilerinin her meseleye söyleyecek sözü vardır. Bunlardan biri olan Türkiye ekonomisi şiddetli fırtınayı çok şükür atlatmış, “mahvolduk” diyen felaket tellallarının yüzünü kızartmıştır. Cari açık inişe çıkmış, ekonomik büyüme her yıl yüzde 5’in üzerine çıkmıştır. Kovid-19 salgını ve küresel krizlere rağmen ekonomiye güven artmıştır. Ancak hayat pahalılığı elbette şikayet konusu olmuştur. Gelir dağılımındaki adaletsizlik de bizi ilgilendiren bir meseledir.
Ekonomiyle ilgili yol haritamızı paylaşmıştık. Refah uçurumlarının kapanması, ekonomik kalkınma ve sosyal dengenin gelişmesi, vatandaşlarımızın asgari ihtiyaçlarını karşılayacak parasal seviyeye erişmesi için elimizden gelen her katkıyı vermeye, projelerimizi sunmaya varız. Döviz kuru, faiz ve enflasyon kuşatmasını atlatacağız. Dar gelirli vatandaşlarımızı yalnız bırakmayacağız. Türkiye’nin üretim kabiliyeti ve sivrilen markası ekonomide çığır açacağının habercisidir. Her vatandaşımızdan bir bahaneyle 750 lira almak yerine, tüm vatandaşlarımıza artan zenginlikten pay veren bir Türkiye’ye ulaşmak hayal değil, ulaşılacak bir hedeftir. Ekonomin geliştirilmesi yolunda hep beraber mücadele edeceğiz.
Son dönemde evlatlarımız türlü türlü caniliklerin kurbanı oldu. Doğru sözlü, temiz vicdanlı, yumuşak huylu, merhametli milletimizden barbarların çıkması çelişki gibi algılansa da, böylesi sapıklar maalesef her toplumun ortak şikayetidir. Yeni doğan bebekleri SGK’dan günlük 8 bin lira alabilmek için öldüren, insanın aklına getiremeyeceği yöntemlerle cinayet işleyen yaratıklar sadece sağlık çalışanlarının değil insanlığın yüz karasıdır. ‘Yenidoğan Çetesi’ denerek bebeklere haksızlık yapılıyor, bunlardan olsa olsa kana susamış katiller grubu olur. Para için bebekleri katleden, üstelik bunu güle oynaya yapanlara verilecek hangi ceza içleri soğutur, adaletin tecellisini sağlar?
Adli soruşturma sürecinin patlak vermesiyle birbiriyle bağlantılı olayların ortaya çıkması tesadüf değildir. Düğmeye basılmışçasına çocukların, kadınların katledilmesi, bunların gündeme taşınması düşündürücü. Bu süreçte hastanelerin ruhsatları iptal edilmiş, teftiş süreci ihmal edilmemiştir. Sağlık Bakanımızın istifasını istemek hangi akla hizmet etmektedir? Bu olayı anında istismar etmek, önüne gelene çamur atmak ahlaksızlık değil midir? Bakanımızın istifasını isteyenlerin insan hayatına sahip çıkmak gibi bir dertleri yoktur.
İlk sözü çakal söylese de, son sözü bozkurt söyler. Türkiye’nin içine çekilmeye çalışıldığı kargaşaya karşı dikkatli olunmalıdır. Bizim öz değerlerimizi tehdit edenler vardır. Bunun için milli güvenlik duvarlarının güçlendirilmesi elzemdir.
Cumhurbaşkanımızın İsrail saldırısı altındaki kardeşlerimize kapımızın açık olduğunu söylemesi önemlidir. Bu trajedide bile ‘mülteci istilası’ diye algı yaratanlar vardır. Ancak bizim milli ve tarihi vefamız vardır. Kapılarımızı açmak da bunun gereğidir. Güneyimiz yanarken kuzeyimiz toz duman içindedir. Batımızdan planlar dönmektedir. Şuuru kapanmış bir siyaset bilimci, güven bunalımının arttığını ve erken seçim gerektiğini söyleyip içeriden işgalci tarafa katılmıştır. Türkiye’de bir güven bunalımı yoktur.
İstanbul Barosu’nda ne idüğü belirsiz bir CHP milletvekilinin başkan seçilmesi ve Anayasa’nın ilk 4 maddesinin değişebileceğini söylemesi skandaldır. Bu şahsın maddelere olumlu ya da olumsuz nasıl dokunmayı düşündüğünü açıklaması gerekir. Cahile meydanı boş bırakırsan ayaklar kendini baş oldum sanır. Uyarıyorum, baş olan ayaklar düz dursun, milletin sabrını sınamasın, bayramlık ağzımı daha fazla açtırmasın.
FETÖ elebaşına da bu dünya kalmadı. Dileğim tüm günahlarının bedelini ödemesi, cehennemde ebediyen alev alev yanmasıdır. Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur.
DEM’e uzattığım el günlerdir konuşuluyor. Önüne gelen kendi meşrebine göre değerlendirme yapıyor. Son dönemde açıklama yapıp samimi niyetimi paylaşmış olsam da birileri yine samanlıkta iğne aramaya çalışıyor. Yeni bir çözüm sürecinin inşa edildiği iddiaları gündeme gelmiştir. Bir eski Meclis başkanı kafasının içinde ne kadar kir varsa dökmüştür.