“Burdur Belediyesi olarak Sosyal Güvenlik Kurumu veya vergi borcumuz yok. Ancak borçlanmanın başka alanlarda yapılabilmesiyle de ilgili alanların kapalı olması CHPli belediyelerin önünde hep engel oldu. Biz mümkün olduğu kadar borçsuz bir yatırım politikası izledik. Ve bizim borcumuz şu anda yok. Yani Sosyal Güvenlik Kurumu’na ve vergi borcumuz olmadığı için belki bizim için bir rahatlık olabilir. Ancak şu anda 2024 yerel seçimleri sonrası yeni alınan belediyeler, CHPli belediyeler olarak adlandırabileceğimiz belediyelerin birçoğu geçmiş döneme ait vergi ve sosyal güvenlik primi borçları nedeniyle şu anda bir kıskaç altında. Bence bunun bu şekilde değil bir yapılandırmayla çözülmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Aksi halde vatandaşımıza hizmette elbette biz sınır tanımayacağız herhangi bir üretmeyeceğiz ancak kaynak kullanımı konusunda sıkıntıya girerse arkadaşlarımız vatandaşımıza hizmetin ulaşımı biraz zorlanmamıza neden olabilir.
Dün Vahap Başkan’ımız bununla ilgili bir açıklama yaptı. Şimdi şöyle bakmak lazım; siyaset, seçim yurttaşın bir tercihi. Buna saygı göstermek lazım. Vatandaşın tercihinden ötürü cezalandırılması olarak bakarız biz buna eğer bu şekilde yapılırsa. Çünkü sonuçta belediyeler tüzel kişiliklerdir. Şahsın kendisine ait kurumlar değildir, işletmeleri değildir. Bir CHP’li belediye başkanı ile diğer siyasi partilerdeki belediye başkanlarının ortak bir hedefi vardır; yurttaşına hizmet etmek. Bu noktada eğer belediyeler cezalandırılırsa bilin ki yurttaş cezalandırılmış olur. Yurttaş da bunu dikkatle takip eder, gerektiğinde gereğini de yapar.
2014 yılında göreve geldiğimizde bugünün bedeli karşılığı hesap ettiğimizde, çünkü Türkiye’de TL’nin değerini biliyorsunuz çok yerinde tutamadığımız için, toplam borcumuz 23 milyon dolar civarında bir borçtu. Bugüne karşılık baktığımız zaman da 760 milyon liralık bir borçla devralmıştık. Şirket borçlarını da toparladığımız zaman yaklaşık 850 milyon liralık bir borçla devraldığımız Burdur Belediyesi bugün 25 yıl vadeli Avrupa Yatırım Bankası’ndan aldığı İller Bankası üzerinden aldığı kredi dışında herhangi bir borcu yoktur. Biraz önce ifade ettiğim gibi SGK ve vergi borcumuz da yok. Yani sürdürülebilir bir mali disiplini sağladık. Gelir gider dengemizi bir şekilde gelir yönüne döndürdük. Belediyemizi kamulaştırdık. Yani bunu şunun için özellikle söylüyorum; devletin yapabileceği ne iş varsa kendimiz yaptık. Buradan elde ettiğimiz tasarrufla da borcumuzun büyük bir bölümünü ödemiş olduk. Şu anda kendi emekçimize, kendi belediyemizin araç gereç ve envanteriyle hizmetimizi üretiyoruz. Bu nedenle de Burdur Belediyesi’nin borcu yok.”
Sokak Hayvanları Yasası’nın TBMM’de kabul edilmesini de değerlendiren Ercengiz, şunları söyledi:
“Sonuçta sokağı birlikte paylaştığımız sokak canları kendi doğasından alınmış ve zaman içerisinde evcilleştirilmiş ve insanlarla birlikte yaşamaya çalışan, bunu başarmaya çalışan hayvanlar. Böyle bakmak lazım, onlar da can. Tabii bu süreç biraz aslında gerilim siyasetine ve gerilim politikasına dönüştüğü için bu hale geldi bence. Aslında sokak hayvanlarının zararlı olanlarını hem kendi hemcinsine hem de insana zararlı olanlarını zaten biz alandan uzaklaştırıyoruz. Ve biz onların ömürlerini sonuna kadar rahat bir şekilde kendi barınaklarımızla, kendi rehabilitasyon merkezlerimizle bakmaya çalışıyoruz. Ancak bu siyasi çekişmenin neticesi olarak şu anda belediyelerin üzerine önemli bir yük bindirildi. Tabii burada yasa bana göre apar topar çıkartıldı. Çünkü diyelim ki Burdur Belediyesi barınağını yaptı. 10 tane daha ilçe belediyemiz var. Dört belde belediyemiz var. Bunların birçoğunun barınağı ya da rehabilitasyon merkezi yok. Bunlar ne yapacak? Şimdi bu arkadaşlarımız yakaladığı hayvanları nerede muhafaza edecek? Ya da şu anda ülke genelinde 4 milyonun üzerinde sokak hayvanından bahsediliyor. Sayısını bilemiyoruz. Barınma kapasitemiz bugünün şartlarında varsayalım 1 milyona çıkarttık. Geri kalan 3 milyon hayvanı nerede barındıracağız? Bu hayvanları bir arada yaşatmak ne kadar mümkün olacak? Bütün bunların doğru hesaplanması gerekiyordu ama yasa çok hızlıca Genel Kuruldan geçti. Ben şunu umut ediyorum; Sayın Genel Başkanımız da dün yaptığı açıklamada Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edeceklerini söylediler. Biz hayvanların öldürülmesine karşıyız. Hiçbir canlı öldürülmesi tarafı değiliz. Ancak insana veya kendi hemcinsine zararlı olan bir canlı varsa tıpkı nasıl insana zarar veren bir insan alıp götürülüp bir yerde bir şekilde insandan farklı bir yere konuluyorsa biz de o hayvanları alıp bir şekilde bize yakışan koşullarda en iyi şartlarda bakmayı da taahhüt ediyoruz.
Tabii ki biz Burdur Belediyesi olarak birtakım hazırlıklar yapmıştık. Yani örneğin hayvanların en büyük sorunlarından bir tanesi hayvanların beslenme sorunu. Biliyorsunuz hazır gıdayla, mamayla beslenen hayvanlar artık ev artıklarıyla beslenme konusunda biraz uzak kaldılar. Yani hayvanlar artık kuru mamaya alıştığı için o tada alıştığı için onu arıyor. Biz de bir mama ünitesi yaptık. Burada 58. Komando Alayı’mızla yaptığımız ortak çalışma ve protokolle kazanda artan yemekleri, bakın çöpe dökülen değil, kazanda artan yemekleri alıyoruz. Ve bunları mama haline dönüştürüp hem sokak hayvan hem de barınakta beslediğimiz canlarımıza ulaştırıyoruz. Böylece hem mama giderimizi azaltmış olduk. Hem hayvanlarımıza taze, güvenilir mamayı üretmiş olduk. Çünkü sonuçta insanın yediği yiyeceklerden mama üretilmiş. Bu anlamda da canlarımıza önemli bir katkı sunduğumuzu düşünüyorum. Gezici kısırlaştırma aracımızı yaptık. Burada veteriner fakültemiz var. Onlarla da iş birliği yaparak daha çok hayvanı kısırlaştırıp hem üniversite öğrencilerimize bir alanda uygulama imkanı tanımak hem bu işi bilimsel yapan akademisyenlerin desteğini alarak kendimizi güncel tutmak, veteriner hekimlerimiz anlamında önemli katkı olacaktır. Tabii Veteriner Hekimler odamızla da zaman zaman görüşüp bu işte onların görüş ve önerilerini alıyoruz. Dolayısıyla biz kısmen hazırız ama şunu söylemek isterim yasa bütün yükü belediyelerin üzerine bırakmış durumda. Şu anda sokaktan alınan köpekten de biz sorumluyuz, alınmayan candan da biz sorumluyuz. Bunun için arkadaşlarımızın ve bizlerin çok dikkatli olması gerekiyor. Çünkü olayı bir sokak çatışmasına döndürmemek de gerekiyor. Çünkü bu konuda hassasiyet ortaya koyan hayvansever dostlarımız da var. Onların da bu konuda hassasiyetlerini dikkate alacağız. Gerçek hayvansever dostlarımızın da iş birliğine davet edeceğiz. Ve onlarla birlikte sokak hayvanlarımızın nasıl rehabilite edeceksek, nasıl onları konforlu yaşatacaksak onların yaşam haklarına saygı göstererek bu sorunu çözmeyi planlıyoruz.”