İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Özel ve kendisine açtığı davaya ilişkin de konuştu. İmamoğlu konuya ilişkin açıklamasında, “Yeni bir yargı tacizini de taze taze bize yaşattılar. Esenyurt Meydanı’ndaki haklı sözlerimiz, ifadelerimiz ve hatırlatmalarımıza sayın Cumhurbaşkanı kızmış. Hemen avukatına talimat vermiş bana ve Sayın Genel Başkanımıza 1’er milyon liralık tazminat davası açmış.
65 yaşına gelmiş, 40 yılını yaklaşık Türkiye’nin bilim dünyasına ayırmış, Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer’in kişilik haklarını ayaklar altına alırlarken, bizim onlara sorduğumuz gerçek ve kanıtlı sorularımızı kişilik haklarını saldırı olarak görmüşler” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Nereye gitsem ekonomiden sağlığa, adaletten eğitime her alanda bir çöküş tablosuyla karşı karşıyayız. Herkes sorunlarını ifade ederken, sorunlarının sebebini de çok iyi biliyor. Kimin, hangi uygulamaların ülkemizi böylesi bir sürece taşıdığını çok net ifade ediyorlar. CHP’liler olarak bize sorumluluğumuzu hatırlatıyorlar.
Her gün biraz daha ağır bir bunalıma sürüklenen 86 milyondan bahsediyorum Halkımız bir kez daha topluma ilham olan, kurucu irade gibi bir irade göstermemizi, tekrar ayağa kalkarak itibarlı bir devlet, her bireyini eşit bir birey olarak seven, kucaklayan, kucaklanan bir ortamın varlığını, sürecin hayata geçirilmesini bekliyorlar.
Nereye gitsem, avaz avaz millet bizi çağırıyor ve bizden bu söylediğim sorumluluğumuzu taşımamızı bekliyor. Adaletsizliklerle kuşatılsa da yerel seçimde bu iktidara karşı durma bilincini gösteren, bizi birinci parti yapan milletimizin bizi çağırdığını hissetmenizi istiyorum. Bu kahredici tabloyu değiştirebilecek tek güç olarak CHP’yi görüyorlar.
Kurulduğu günden beri Türkiye’de medeniyetin kalkınmanın ve çağdaşlığın timsali olmuş CHP’liler… Halkımızın içine sürüklendiği ekonomik bunalımdan, adalet krizinden, demokrasi krizinden bizden başka çıkarak, bilinci en yüksek seviyede taşıyacak başka ortam yok.
Son günlerde yaşananlar bir kez daha gösterdi ki karşımızda elindeki gücü asla bırakmak istemeyen, her şeyi yapmaya hazır olan bir iktidar anlayışı var. Yönettiği makamı kendisine dair, sanki bir mülk edinmişlik psikolojisi içerisinde hareket eden bir iktidarla karşı karşıyayız.
Yönettikleri alanın tapu sahibi, mülk sahibi davranan bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu gücü bırakmak istemeyen iktidarın, Türkiye’nin içinde bulunduğu karanlık günlerin sebebi olduğunu hatırlatalım. Dolayısıyla şunun farkına varalım, bugün yapılan hamleler, çırpınışlar, utan. Duyduğumuz davranış biçimlerinin arkasında yatan gerçek, iktidarın aynı zamanda en güçsüz anında olduğu gerçeğidir.