“7 Ekim’den bu yana tam 7 ay geçti. Maalesef 7 Ekim’den bu yana terör rejimi binlerce kardeşimizi çoluk çocuk, yaşlı demeden katletti. Aslında şöyle demek daha doğru olacak; İsrail masum insanların yanında tüm insanlığı ve insani değerleri de katletti. Bu saldırılarda 3 evladını ve torunlarını kaybeden Hamas lideri de Türkiye’mizde bulunuyordu, kendisine taziyede bulunduk hem de Filistin davasında yanlarında olduğumuzu belirttik. Dolayısıyla Hamas bizim için 7 Ekim’de başlayan bir direniş hareketi değil, o topraklardaki haklı mücadelenin bugünkü bayraktarlarından bir tanesidir. Hamas biziz, biz Hamas’ız.”
Ticaret Bakanlığı tarafından İsrail ile ticaretin kesilmesine ilişkin Kaya, “Bu millete de Filistin’e de ihanet ediyorsunuz dedik ta ki 31 Mart seçim sonuçları ortaya çıkınca, başlarını sandığa vurunca, iki ellerinin arasına başlarını alıp düşünme fırsatı buldular. İlk etapta 54 ürün grubunda ihracat kısıtlaması getirdiler. Bu geç de olsa atılmış adımı destekledik. 7 ayda 35 bin insan katledilirken aklınız neredeydi” dedi. Kaya, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin hem bulunduğu coğrafyada hem dünyada barış tesis edebilmesi için güçlü bir Türkiye olması lazım. Onun için 3 temel şiarımız vardı. Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük bir Türkiye ve yaşanabilir bir dünya. Yeniden büyük bir Türkiye’nin yolu, yaşanabilir bir Türkiye’den geçiyor. Gençlerinizin mülakatla haklarının çalındığı bir Türkiye’den güçlü bir Türkiye olmaz. 10 bin lira emekli maaşına mahkum edilmiş milyonlarca insanınızın olduğu bir Türkiye’de elbette güçlü bir Türkiye çıkmaz. Türkiye’nin çok acil bir şekilde maddi ve manevi bir kalkınmaya ihtiyacı olduğunu ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin şahsiyetli bir dış politika izlemesi halinde başta Türkiye olmak üzere Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Libya’da, Mısır’da, Amerika’da insanların huzura, barışa kavuşacağını ifade ediyoruz.
Siyasi partilerle olan diyaloğa önem veriyoruz. Siyasi partilerin birbirinin hasmı değil, birbirinin hayırda yarışan rakipleri olduğuna inanan Saadet Partililer olarak hukuki çerçevede kurulmuş ve faaliyet gösteren bütün siyasi partilerle diyaloğa önem veriyoruz. Yine 31 Mart seçimlerinde gördüler ki kamplaştırarak, kutuplaştırarak, ayrıştırarak birkaç seçim kazanılabilir ama maalesef bu iyilik değil kötülük yapar. Ancak her zaman söylediğimiz gibi iktidarlar bizim gündemimizi ve meşruiyet alanımızı belirleyemez. İktidarın ihtiyacına göre sürekli güncellenen dostlar- düşmanlar kategorilerine göre asla siyaset yapmayacağız. Bu çerçevede siyasetin bir yeni gündemi de anayasa meselesi. Elbette bizler Türkiye’nin yeni bir anayasadan önce yeni bir siyasi iklime ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü yasaların başta iktidarlar olmak üzere herkes için bağlayıcı metinler olması gerektiğine inananlarla yeni anayasa konuşulabilir. Sizler temel hak ve hürriyetleri yok sayarken, insanların anayasal hakkı olan herhangi bir izne tabi olmadan toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yok sayarken ve siyasi partileri bayramlarda bile ziyaret edemeyecek bir siyasi iklimi oluşturmuşken elbette bu şartlarda yeni bir anayasa konuşmanın zorluğunun da farkındayız.
Bir diğer husus emeklilerimiz. Ocak ayında 10 bin TL olarak açıklanan en düşük emekli maaşının artık her geçen gün açlık sınırının altına çekilmeye başlandığını gördük. AKP iş başına geldiği zaman bir emekli maaşı bir asgari ücretin 1.40’ı kadardı. Yani asgari ücretin 17 bin lira olduğunu varsaydığımızda en düşük emekli maaşının yaklaşık 30 bin liraya tekabül etmesi gerekiyordu. Bu ülkenin milyonlarca insanı şu an asgari ücretin neredeyse yarısı kadarına mahkum edildi. Bu saatten sonra ifade edeceğimiz şudur ki; Meclis’teki her platformda emeklilerimizin hakkını savunduğumuz gibi bundan sonra da başta emeklilerimiz olmak üzere bütün vatandaşlarımızla birlikte kitlesel eylemlerle, basın açıklamalarıyla emeklilerimizin yanında olduğumuzu bir kez daha ortaya koymuş olacağız.”
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise şu konulara değindi: