Teklifin gerekçesinde “Kayyım uygulamasının yerel yönetimler üzerindeki olumsuz yansımaları, seçimle elde edilemeyen belediyelerin vesayetle elde edilmesine olanak sağlaması, kayyımların atandığı yerellerde yarattıkları tahribatlar bu uygulamanın mevzuattan kaldırılması için düzenleme yapılmasını zorunlu kılmıştır” denildi.
DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, kayyım uygulamasına son verilmesi için Belediye Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifi verdi. TBMM Başkanlığı’na sunulan teklifte, anayasaya aykırı olan kayyım uygulamasına son verilmesi önerilirken, belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili şu düzenleme öngörüldü:
“Görevleriyle ilgili zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarından biri nedeniyle haklarında soruşturma veya kovuşturma açılan belediye organları veya bu organların üyeleri, kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir.
Görevden uzaklaştırma kararı ayda bir gözden geçirilir. Devamında kamu yararı bulunmayan görevden uzaklaştırma kararı kaldırılır. Görevden uzaklaştırılanlar hakkında; kovuşturma açılmaması, kamu davasının düşmesi veya beraat kararı verilmesi veya görevden düşürülmeyi gerektirmeyen bir suçla mahkûm olunması durumunda görevden uzaklaştırma kararı kaldırılır. Görevden uzaklaştırılan belediye başkanına, görevden uzak kaldığı sürece aylık ödeneğinin üçte ikisi ödenir ve bu süre içinde diğer sosyal hak ve yardımlardan yararlanmaya devam eder.”
Teklifte kayyım uygulamasının getirildiği 31 Mart 2019 tarihli yasa değişikliğinin ardından görevden uzaklaştırılan ve yerine kayyım atanan belediye başkanlarının da görevlerine iade edilmesi önerildi.
Teklifin genel gerekçesinde ise şu görüşler dile getirildi:
“OHAL KHK’si ile getirilen ve yasalaşan düzenlemeler öncesi, bir belediye başkanı hakkında soruşturma veya kovuşturma açılmışsa İçişleri Bakanlığı’nın tasarrufunda kesin hükme kadar görevden uzaklaştırma kararı alınabiliyordu. Bu geçici ‘önlem’ sürecinde de belediye meclisi toplanıp kendi üyeleri arasından bir başkanvekili seçiyordu. Ayrıca isnat edilen suçun görevle ilgili olması da gerekiyordu. Kayyım politikaların Kürt halkına tek zararı, seçme seçilme hakkının ihlal edilmesi, halk iradesinin yok sayılması olmamış; yolsuzluk, rüşvet, talan, usulsüzlük kayyımların belediyelerde temel yönetim anlayışı olmuştur. Kayyım atamalarının ardından, yerel yönetimlerde birçok usulsüzlük ve hukuksuzluk yaşanmış, bu durum defalarca kamuoyuna yansımış olmasına rağmen hiçbir siyasi sorumluluk alınmamış, denetim görevleri yerine getirilmemiştir.
Kayyım uygulamasının yerel yönetimler üzerindeki olumsuz yansımaları, seçimle elde edilemeyen belediyelerin vesayetle elde edilmesine olanak sağlaması, kayyımların atandığı yerellerde yarattıkları tahribatlar bu uygulamanın mevzuattan kaldırılması için düzenleme yapılmasını zorunlu kılmıştır. Sadece kayyım atamasına olanak veren yasa maddeleri değil, belediye eşbaşkanlarının görevden uzaklaştırılmalarına olanak sağlayan maddelerin de demokrasinin temel ilkeleri, hukukun üstünlüğü, temel insan hak ve özgürlükleri gibi evrensel kurallar gereğince demokratikleştirilmesi gerekmektedir.”