Bakırhan, “Süreç henüz bir tartışma düzeyindedir. Bir sürece evrilir mi, evrilmez mi bu konuda çok emin değiliz. Karşımızda işte bir iktidar ve ortakları var. Ne kadar tutarlılar, ne kadar samimiler, bu meseleyi masaya yatırıp, diyalog ve müzakere ile çözmeye çalışacaklar biz de bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Tarihteki Türk-Kürt ilişkilerini hatırlatan Bakırhan, “Türkiye’de de öteden beri aslında partimizin tutumu bellidir biz bu ülkenin en temel meselelerinden birisi Kürt sorunu olduğunu defalarca dile getirdik. Bu sorunun çözümü için Türkiye’nin önünde tarihsel fırsat bulunuyor. Türk-Kürt ilişkileri Türklerin Anadolu’ya girdiği günden bugüne kadar bence yeniden bir mercek altına alınmalıdır. Türklerin Kürtlerle kurmuş olduğu doğru temeldeki ilişkiler her zaman tarihte yeni açılımlara, yeni süreçlerin başlangıçlarına sebebiyet vermiştir. İşte Malazgirt‘ten Kurtuluş Savaşı’na kadar tarihe iyi bakarsak Kürtlerle doğru temelde saygın, onurlu kurulan ilişkiler her zaman Türkiye’de yaşayan halkların ve inançların lehine sonuçlar yaratmıştır. Ama birileri bunu görmemiştir, görmek istememiştir. Kürt ve Türk tarihsel ilişkilerini kendi iktidarı için araçsallaştırmışlardır bugüne kadar. Ama artık önümüzdeki günler bu ilişkileri ya reddedecekler ya da doğru bir temelde, demokratik bir temelde Kürt-Türk tarihsel ilişkilerini yeniden bir açılma, bir zemine vesile yapacaklar. Biz buradayız. Hiçbir zaman bu konuda düşüncelerimiz değişmedi. Biz Türk-Kürt ilişkilerini demokratik bir zemine oturtulmasını savunuyoruz, destekliyoruz” diye konuştu.
Konuşmasında Türkiye’de başlayan yeni sürece ilişkin de açıklamalarda bulunan Bakırhan şunları kaydetti:
“Bakın yakın zamanda aslında bunun için çok önemli bir fırsat da ortaya çıktı 44 aydır ailesiyle avukatlarıyla hukuksuzca görüştürülmeyen Abdullah Öcalan, vekilimiz Ömer Öcalan’la görüşmesinden sonra hem bizler hem de Edirne’de yaşayan emekçiler, Tekirdağ’daki fabrikada çalışan işçiler, tarım hayvancılıkla uğraşan, geçimini sağlamayan esnafta bile büyük bir umut yarattı. Öcalan bu meselenin diyalogla, müzakere ile çözülmesini istiyor. Onun kurmuş olduğu parti de en üst düzeyden açıklamalar yaparak, bu konuda Öcalan‘ı işaret etti. Kürtler işaret ediyor, Türkiye’deki emekçiler ediyor, birleşenlerimiz ediyor, ittifaklarımız ediyor. Şimdi bu zeminin doğru değerlendirilip, değerlendirilmeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Henüz bir süreç yok. Kimi kanalları açtığınız zaman maşallah zaten her şeyi konuşuyorlar, çözüyorlar. Türkiye’de böyle bir gelenek de var; muhatabın dahil olmadığı tartışmalarla sorunlar tartışılıyor. Süreç henüz bir tartışma düzeyindedir. Bir sürece evrilir mi, evrilmez mi bu konuda çok emin değiliz. Karşımızda işte bir iktidar ve ortakları var. Ne kadar tutarlılar, ne kadar samimiler, bu meseleyi masaya yatırıp, diyalog ve müzakere ile çözmeye çalışacaklar biz de bilmiyoruz. Böyle başında yazıldığı gibi kimsenin arka kaplan arkasında bir diplomasi yok, bir görüşmesi yok. Basın üzerinden biz de iktidarın ve ona bağlı işte aktörlerin sözleriyle bu süreci değerlendirmeye çalışıyoruz. Biz bu tartışmaların bir sürece evrilmesini canı gönülden istiyoruz. Çünkü biz zaten müzakere için varız. Barışı toplumsallaştırmak gerekiyor. Asıl barışı yapacak olan Türkiye halklarıdır, asıl barışı getirecek olanlar bu salonda oturanlardır.”