“Yangın faciasından sonra sosyal medya hesaplarından nefret içerikli paylaşımları yapanlara karşı yapılan eleştiriyi anlamlı bulmakla birlikte Baromuza yönelik itham edici ve hedef gösterici ifadelere sessiz kalmamız mümkün değildir” denilen açıklamada, “Diyarbakır Barosu’nun, kurulduğu günden beri adalet ve insan hakları mücadelesiyle yarattığı kimliğin, hukuk camiasında ve toplum nezdindeki saygın yeri herkesin malumudur. Diyarbakır Barosu’nun bu kimliği, şüphesiz sağduyulu ve her türlü güç odağından bağımsız tutumunun eseridir. Diyarbakır Barosu, tüm zorlu koşullarda bu kimliğinden taviz vermediği gibi bu kimliğini korumak adına ağır bedeller ödemiş bir kurumdur” ifadelerine yer verildi.
Diyarbakır’da 20 Haziran günü yaşanan ve 15 kişinin hayatını kaybettiği yangının ardından baronun savcılığa suç duyurusunda bulunduğu hatırlatılan açıklama, şöyle devam etti:
“Suç duyurusuyla; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi ‘nefretlerini dışa vuran, kinlerini deşifre edenlere’ yönelik yargı makamlarının hukuki süreci başlatması, yıllardır süre gelen nefret içerikli ve ayrımcı dilin cezasız kalmaması ve bir daha benzer söylemlerin önüne geçilerek toplumsal barışa ve bir arada yaşama kültürüne katkı sunmak amaçlanmıştır.
Nitekim Avukatlık Kanununun Barolara, hukukun üstünlüğünü koruma ve insan haklarını savunma sorumluluğunu yüklediğini bir kez daha hatırlatmakta fayda görmekteyiz.
Bu vesileyle ifade etmek isteriz ki, Diyarbakır Barosu’nun dili, hukuk ve adaletin dili; açıklamaları, tarihsel tutumuyla uyumlu kurumsal duruşunun eseri; hedefi ise adil ve barışın hakim olduğu toplumsal bir yaşam düzeninin inşasına katkı sunmaktır.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Diyarbakır’da başlayan ve Mardin’e de sıçrayan yangınla ilgili olarak, “Yangını bahane ederek potansiyel nefretlerini dışa vuran, kinlerini deşifre eden her kim ve kimler varsa tescilli Türkiye muhalifi ve milli birlik muarızıdır.
Diyarbakır Barosu’nun 22 Haziran’da yaptığı açıklamada, sosyal medya aracılığıyla Kürt kökenli kardeşlerimize hakaret ve nefret içerikli paylaşımlarda bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade edilmiştir.
Hiçbir sağduyu ve vicdan sahibi Türk vatandaşı bu tip ayırıcı ve bölücü bir komplonun kıyısında köşesinde, yanında yöresinde yer alamaz. Sosyal medyada tedavüle sokulan kara kampanyanın, müfteri ve müfsit ifadelerin failleri bu milletin zaten evladı olarak görülemez. Ancak Diyarbakır Barosu’nun sivri ve sipariş açıklamasıyla hangi emel ve hedefleri canlı tutmak istediği de gözden uzak tutulamaz” demişti.