ABD’de vatandaşların kamu kurumlarına olan güveninin günümüzde çok düşük seviyelerde olduğunu belirten Türk kökenli ABD’li ekonomist, önde gelen siyasetçilere yönelik suikast girişimlerinin bu güveni daha da sarstığını ve siyasi ayrışmayı körüklediğini söyledi.
Suikast girişiminin Trump’ın Kasım ayında başkan seçilme şansını “muhtemelen” artıracağını ifade eden Acemoğlu, “Trump’ı sık sık ABD demokrasisi için bir tehlike olarak tanımladınız. Hâlâ böyle düşünüyor musunuz?” sorusuna, “Evet, ama bu şiddeti haklı çıkarmaz. Demokrasiye yönelik bir tehdide karşı en iyi araç güçler ayrılığı, barışçıl protestolar ve seçimlerdir. Her hâlükarda suikast ABD demokrasisine yönelik riskleri artırmıştır” yanıtını verdi.
Trump’ın yeniden başkan seçilmesinden demokrasi adına endişe duyacağını kaydeden Acemoğlu, “Trump’ın seçildiği takdirde bir diktatörlük kurabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?” sorusuna “Çok endişeliyim. Başkanlık yaptığı ilk dönemde de demokrasi için bir tehditti. Şimdi sekiz yıl öncesinden çok daha kötü olabilir” diye cevap verdi.
Demokrasinin sadece ABD’de değil, Avrupa’da da kısmen tehdit altında olduğunu savunan Acemoğlu, Fransa’da aşırı sağcı Marine Le Pen “tehlikesinin” yalnızca şimdilik bertaraf edildiğini, üstelik sol ittifakın lideri Jean-Luc Melenchon’un da “oldukça aşırılıkçı” olduğunu ifade ederken “Söz konusu trend devam ederse bir sonraki seçimlerde işler daha da kötüye gidecek” dedi.
Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarının ilk yıllarında “toplumun fakir kesimlerinin sesi olduğunu, istihdam yarattığını ve evler inşa ettiğini”, ancak bir yandan da ülkede eşitsizliğin arttığını ve iktidarla bağlantılı iş adamlarının servet sahibi olduğunu belirten Acemoğlu, “Yine de Türk halkının bazı kesimleri, attığı birçok otoriter geri adıma rağmen hâlâ Erdoğan’ı destekliyor” dedi.
Acemoğlu, “Bugün hiçbir otokrat, Kuzey Kore hariç, sadece demir yumruk ve tanklarla iktidarı elinde tutamaz. Otokratların halkın desteğine ihtiyacı vardır. Örneğin Erdoğan Türkiye’deki kurumları sistematik olarak zayıflattı, medyayı ve yargıyı kontrol ediyor ama yine de seçimleri kazanmak zorunda. Ve son yerel seçimlerde kaybetti. Otokratlar popüler kalabilmek için ya ilkesizce milliyetçi ideolojileri savunur ya da Orban ve Trump gibi göçmenlere yönelik polemik yaratırlar” diye ekledi.