Gürkan, Emek Partisi’nin Soma faciasının ilk gününden itibaren davayı takipçisi olduğunu ve sorumluların açığa çıkarılması için mücadele ettiklerini söyledi. Kamu görevlilerinin yargılanmaya başlamasının önemli bir gelişme olduğunu, ancak bunun tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Gürkan, işçi cinayetlerinin önlenmesi için köklü bir değişime ihtiyaç olduğunu ve bunun ancak güçlü bir mücadeleyle sağlanabileceğini belirtti.
Gürkan, açıklamasında şunları söyledi:
“Soma davasının en başından beri takipçisiyiz. Katliamının ilk yaşandığı gün 13 Mayıs’ta biz o gece o zaman Emek Partisi Genel Başkanlığı görevini yürütmekteydim ve biz buraya facianın yaşandığı alana geldik. Orada ilk andan itibaren Çalışma Bakanı’yla yaptığımız görüşmelerde de bu işin bütün sorumlularının açığa çıkarılması yönünde mesajlarımızı, taleplerimizi ilettik.
Bugün açısından baktığımızda kamu görevlileri yargı karşısına çıkarıldı ama Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla, yargı gücüyle değil. İşçi katliamının yargısının gücüyle değil, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla çıkarıldı. Bu tür davalarda şunu biliyoruz; adalet sağlayacaksak ayrıca mücadele etmek gerekiyor. Eğer bir sonuç almak isteyeceksek ayrıca mücadele etmek gerekiyor. Israrla takiplerimizle sonuç alabiliriz. Bu açıdan 12 Eylül’e ertelenen duruşma önemli. 12 Eylül aynı zamanda bu çalışma koşullarının hayata geçmesi için bu ülkede askeri darbenin yapıldığı bir gün, sembolik bir gün. Bu açıdan da biz, Türkiye, bütün kamuoyu, emek ve demokrasi güçlerine bu duruşmaların takibinin sonuç almada önemli olduğunu söyleyerek buradan tekrardan duruşmaya katılım çağrısı yapmış olayım. Ama şu çok açık. İşçi sağlığı, iş güvenliğinin sağlanması çok güçlü bir mücadeleyi de gerektiriyor. Çünkü kölece çalışma düzeni önümüzdeki dönemde bizleri bekliyor maalesef.”
Soma’da yaşanan facianın benzerlerinin yakın süreçlerde de yaşanmaya devam etmesine ilişkin ise Gürkan, “Bilinçsizlikten ya da eğitimsizlikten değil, politik bir tercihtir bu. Hükümetin, iktidarın politik bir tercihidir; iş cinayetlerinin, bu katliamların yaşanması. Çünkü yoğun bir emek sömürüsüne dayalı bir üretim sistemini kurmak istiyorlar. 12. Kalkınma Planı da Orta Vadeli Program da aslında üretime dair böyle bir programı kapsıyor. Dolayısıyla biz buna bilinçsizlik demiyoruz. ‘Bilinçli bir politik tercih’ diyoruz. Bu politik tercihe karşı da mücadelenin gerektiğini söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.