Babacan, “Haftalardan beri tartışılan Sinan Ateş cinayetine ilişkin gelişmeler, duruşma başlamadan önce de siyasi kulislerin konusuydu. Mahkeme heyetine, kanıtlara göre karar verilmesi ve gereğinin yapılması konusunda Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’nın duruşunun iletildiği anlatılıyordu. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanının davadan önce bir araya geldiği ve konuyu masaya yatırdığı iddia edildi.” ifadelerini kullanan Babacan, “Parti kurmayları, Erdoğan’ın gerçeklerin ortaya çıkması için “sonuna kadar gidilmesini” istediğini anlatıyorlardı. Daha önemli ayrıntı, Cumhurbaşkanı’nın Ayşe Ateş ve kızlarını sarayda kabul ettiğinde, küçük kızın konuşmalarının başta Erdoğan olmak üzere orada bulunanları ağlattığı yönündeydi. AKP’liler, MHP’nin adalet duygusunun ve olası ittifak krizinin neresinde durduğunu kestiremiyor. MHP yönetiminin olayın MHP veya Ülkü Ocakları ile ilişkilendirilmesine izin vermeyeceğini düşünenler çoğunlukta. Bazıları ise mahkeme sonucunun beklenmesi gerektiğini savunuyor.” diye yazdı.
Babacan, Sağlık Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda yaşanan koltuk değişiminde de gözden kaçan bir noktayı işaret etti.
“İktidar partisinin ‘planlı değil zorunlu’ kabine değişikliği, bakanların kendi tercihleriyle ortaya çıktı ki, bu AKP’de nadirdir. Herkes Fahrettin Koca ve Mehmet Özhaseki’nin gidiş sebeplerini yazdı ama gelenlerin tercih nedenleri atlandı.” diyen Babacan, “Sağlık Bakanlığına getirilen Kemal Memişoğlu da Çevre Bakanlığı’na getirilen Murat Kurum da ‘itirazsız itaat’ anlayışına uygun isimler olduğu için tercih edildi. Her ikisi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile çekişmeli geçmişe sahip. Ayrıca Kanal İstanbul gibi tartışmalı bir projede Çevre Bakanına çok iş düşecek. Atamalara bir de buradan bakmak lazım…” değerlendirmesini yaptı.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.