Rixos Oteller Grubunu ve Fettah Tamince’yi bu önemli yatırımları dolayısıyla tebrik eden Erdoğan, “Toplam 432 odası ve 539 yatak kapasitesiyle Rixos Tersane İstanbul’un, 600 yıllık tersane İstanbul bölgesinin güzelliğine güzellik katacağına inanıyorum.” diye konuştu.
İstanbul’un önemli merkezlerinin kalbinde konumlanan otelin konforu, gastronomiyi, tarihi ve sanatı buluşturan özelliğiyle İstanbul’da ciddi bir ihtiyacı karşılayacağını dile getiren Erdoğan, “Sadece konaklama değil, kültürel etkinlikler noktasında da Rixos Tersane İstanbul’un adından söz ettireceği anlaşılıyor. İstanbul gayretlerimiz neticesinde hamdolsun bugün kültür ve kongre turizmi açısından dünyanın gözde destinasyonlarından biri haline geldi.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümetleri döneminde aralarında NATO Zirvesi, Birleşmiş Milletler İnsani Zirvesi, 13. İslam Zirvesi, 3. Türkiye Afrika Ortaklık Zirvesi, Türk Devletleri Teşkilatı 8. Zirvesi gibi pek çok uluslararası toplantıya İstanbul’da ev sahipliği yaptıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Dünyanın dört bir ucundan devlet başkanlarını, bakanları, kendi alanında duayen isimleri İstanbul’umuzda ağırladık. Rixos Tersane İstanbul’la birlikte artık bu alanda imkanlarımız daha da genişleyecektir. 1600 metrekare açık alan ve 900 metrekare fuaye alanı olmak üzere toplam 2027 metrekare etkinlik alanına sahip otelimiz, aynı zamanda kongreler toplantılar içinde cazip bir adres olacaktır. 3 kıta, 8 ülkeye yayılan turizm yatırımlarıyla Rixos otellerinin Türkiye’nin tanıtımına da katkı sağladığını görüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meşhur Türk misafirperverliğinin ve hizmet sektöründeki başarılarının en güzel örneklerini sunan Rixos camiasını yürekten kutladığını belirterek, şöyle konuştu:
“Hükümet olarak bugüne kadar yatırımcılarımızın daima yanında olduk. Ülkemiz için çalışan, istihdam sağlayan Türkiye ekonomisine katkı yapan herkesi hüsnüniyetle destekledik. Sermayenin renklere ayrıldığı, sadece belli çevrelerin devletten destek bulduğu, hayatın her alanında olduğu gibi iş dünyasında da imtiyazlıların tahakküm kurduğu eski anlayışa son verdik. Her zaman şunu söyledik. Bizim için yerli, yabancı yatırımcı yoktur. Türk ekonomisine katma değer üreten yatırımcı vardır. İş çevrelerimizin önünü açmak milletimize karşı görevimizdir. Ülkemizde veya yurt dışında elde ettiği kazancı yine Türkiye ekonomisinin büyümesi için kullanan tüm müteşebbislerimizin yanındayız. Bundan sonra da iş dünyamıza destek vermeye devam edeceğiz.”
Turizmin tıpkı inşaat gibi birçok sektörü besleyen, destekleyen, zincirleme katma değer üreten yüksek istihdam oluşturan alanların başında geldiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye olarak turizm konusunda dünyanın en güçlü potansiyeline sahip ülkelerinden biriyiz. Sağlık turizmi, kültür turizmi, inanç turizmi, kış turizmi, doğa sporları gibi geniş bir yelpazede ciddi imkanlara sahibiz. Ancak sizin de bildiğiniz gibi yıllarca bu imkanları değerlendiremedik. Turizm dendiğinde bir dönem ülkemizde sadece deniz, kum, plaj, güneş anlaşıldı. Ama buna rağmen her biri tabiat harikası sahillerimizle ilgili maalesef gereken çalışmalar yapılmadı. Kültürel mirasımız ise zaten kaderine terk edilmiş durumdaydı. Bilhassa Selçuklu ve Osmanlı mirası eserler birkaç istisna dışında turistik bir değer olarak bile görülmüyordu. 2002’den itibaren bu yanlış gidişi değiştirmeye karar verdik. İktidarımız döneminde turizmi stratejik bir alan olarak gördük ve devrim niteliğinde adımlar attık. Turizmi 12 aya yayma hedefimiz çerçevesinde sadece sahil turizmini değil tarih, inanç, kültür, doğa, sağlık, gastronomi gibi kritik alanlarda da vizyoner çalışmalar yürüttük.”