Tülay Hatimoğulları, Erdoğan’a ve Bahçeli’ye ‘kayyım’ eleştirisinde bulundu. Hatimoğulları, Bahçeli’ye, “Bize hakaret edeceğinize, kayyumu meşru göstereceğinize yapacağınız şey Sinan Ateş cinayetini açıklamaktır. Bu karanlık yapı yani sizler, asla demokrasiden bahsedemezsiniz. Bir porsiyon ciğer öneriyoruz sonra bu karanlık ilişkileri çık açıkla bakalım gücün ve cesaretin varsa” dedi.
Erdoğan’a ise, “Kayyım ataması neyin rahatsızlığıdır çık bunu açıkla Erdoğan. Seçimler bittikten hemen sonra sandık iradesine sahip çıkacağız dedin. Bu sözler bizzat Erdoğan’a ait. Bunu söylerken “ama Kürdün iradesine saygı duymayacağım” demedin o zaman. Sandıktan çıkan her iradeye saygı duyacağım dedin. Hakkari’de sandıktan çıkan irade halkın iradesi değil mi? Hakkari halkı halk değil mi? Bir tek seni seçince mi irade irade oluyor? Siz darbecilerin paltosundan çıktınız ve FETÖ’cülerin yazdığı iddianamelerle halk iradesini gasp ediyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Hatimoğulları’nın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Türkiye’nin uzun darbeler tarihine 3 Haziran 2024’te yeni bir darbe halkası daha eklendi. Hakkâri halkı baskılara, zulümlere, engellere rağmen sandığa gitti. Oyunu kullandı. Belediye Eş Başkanlarını seçti. AKP-MHP iktidarı ise kayyım atadı. Biraz önce bu kürsüden konuşan iktidarın küçük ortağı bizi iyi dinlesin. Siz bu uygulamayla Kürtlere senin seçme ve seçilme hakkın yok demiş oluyorsunuz. Sen bu ülkenin asli yurttaşı değilsin demiş oluyorsunuz. Kürt halkı ve onlarla dayanışma içinde bulunan halklar ve demokrasi güçlerine siz ulusal güvenlik sorunusunuz demiş oluyorsunuz ve bunu milyonlarca insana demiş oluyorsunuz. Bunu da böylece kulağınıza küpe edin. Bunlar dışarı çıktıklarında bizler eşitiz diyorlar, Kürtlerle kardeşiz diyorlar, etle tırnak edebiyatına devam ediyorlar. Biz artık bu tiyatroyu fazlasıyla izledik. Bu tiyatro artık bir an önce son bulsun. Biz kayyım atandığını andan itibaren eş başkanımızla birlikte MYK ile birlikte Hakkari’deydik. Hakkari, halkı, esnafı kayyıma karşı olduğunu söyler. Oysa bunlar kendilerini halkın üzerinde bir hak olarak görülüyorlar. Hakkari’den İstanbul’a halk direniş içerisinde. Genciyle yaşlısıyla kadınıyla çocuğuyla halk iradesine sahip çıkıyor.
İktidarın küçük ortağı çıktı saatlerce bizimle ilgili konuştu. Kayyum için yasaldır diyor. Demokrasi üzerinden demagoji yapıyor. Ey küçük ortak, ey AKP’nin kayyumu ortak, sana kalsa AYM’yi de kapatacaksın. Ne demokrasisi ne insan hakları… Sen bunları nasıl ağzına alıyorsun. Bize hakaret edeceğinize, kayyumu meşru göstereceğinize yapacağınız şey Sinan Ateş cinayetini açıklamaktır. Bu karanlık yapı yani sizler, asla demokrasiden bahsedemezsiniz. Bir porsiyon ciğer öneriyoruz sonra bu karanlık ilişkileri çık açıkla bakalım gücün ve cesaretin varsa.
Biz kayyım atandığını andan itibaren eş başkanımızla birlikte MYK ile birlikte Hakkari’deydik. Hakkari, halkı, esnafı kayyıma karşı olduğunu söyler. Oysa bunlar kendilerini halkın üzerinde bir hak olarak görülüyorlar. Hakkari’den İstanbul’a halk direniş içerisinde. Genciyle yaşlısıyla kadınıyla çocuğuyla halk iradesine sahip çıkıyor.
Kayyım ataması neyin rahatsızlığıdır çık bunu açıkla Erdoğan. Seçimler bittikten hemen sonra sandık iradesine sahip çıkacağız dedin. Bu sözler bizzat Erdoğan’a ait. Bunu söylerken “ama Kürdün iradesine saygı duymayacağım” demedin o zaman. Sandıktan çıkan her iradeye saygı duyacağım dedin. Hakkari’de sandıktan çıkan irade halkın iradesi değil mi? Hakkari halkı halk değil mi? Bir tek seni seçince mi irade irade oluyor? Siz darbecilerin paltosundan çıktınız ve FETÖ’cülerin yazdığı iddianamelerle halk iradesini gasp ediyorsunuz. Erdoğan, “yargının verdiği karar kimseyi rahatsız etmesin” demişken, neden 31 Mart’ta Kürt halkının verdiği karar sizi rahatsız ediyor? Sandıktan çıkan her iradeye saygı duyacağınızı söylerken, pratikte kayyım atayarak “Kürdün iradesi hariç” demiş oldunuz. Seçimlerde sürekli Kürt halkına yenilginizi kabul etmekte zorlanıyorsunuz. Ant olsun, hem size hem de yanınızdaki suç örgütüne Kürt halkına, tüm halklara ve inançlara saygı duymayı öğreteceğiz. Bu, sadece sözde kalmayacak, eylemlerinizle de göstereceksiniz. Kalkıp diyorlar ki “siz de dosyası olmayan aday koysaydınız.” Peki, Mardin Nusaybin Belediye Eş başkanı Semire Nergiz’in ya da Van Başkale Belediye Eş başkanı Erkan Acar’ın dava dosyası var mıydı? Hayır. Bu, dava dosyasının sadece bir bahane olduğunu gösteriyor. Gerçekte yaşanan, çifte standart uygulayan bir sömürge hukukudur. Hakkari Belediye Eş Başkanları Mehmet Sıddık Akış ve Viyan Tekçe, halk oylamasıyla ve Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) onayıyla, YSK denetiminde yapılan seçimlerde yüzde 49 oy alarak seçildi. YSK tarafından mazbataları verildi, her şey yolundaydı. Ancak sonra “Terörle mücadele” bahanesiyle, “Seçilebilirsin ama yönetemezsin” denildi. Bu, açıkça Kürde karşı düşmanlık olarak adlandırılabilir. Erdoğan, geçen gün “Yargı burada kanunu değil, hukuku konuşturmuştur” diyerek aslında yaşananları itiraf etti.