‘Merkez’ kavramını tanımlayan Dervişoğlu, ‘Merkez’ demek ‘bu büyük milletin milli ve manevi değerlerinin ve kıymet hükümlerinin buluştuğu noktadır. ‘Merkez’ demek ‘TC’nin kurucu felsefesi olan Türk Milliyetçiliğinin Merkez’de bulunduğu bir siyasi anlayışın ve yaklaşımın adıdır. ‘Merkez’ demek ‘makul’ demektir.” dedi.
AK Parti ile birlikte Merkez, siyasetin dışına itildiğini iddia eden Dervişoğlu, “AK Parti, Merkez’deki ortak aklı ve toplumsal dengeyi bozarak siyaseti uç noktalara doğru kaydırdı. Merkez siyaseti devre dışı bırakarak, kendi iktidarlarını kutuplaşma üzerine kurmak hep ana stratejileri oldu. Türkiye’yi bir arada tutan o güçlü yapıyı da yok etti.” diye konuştu.
“Merkez, ortak akıl ve sağduyunun temsil edildiği yerdir.” diyen Dervişoğlu, “Bizim çağrımız AK Parti’nin yok ettiği sağ duyuya, aklı selime ve toplumsal barışa geri dönme çağrısıdır. O yüzden merkezde buluşmak ülkemiz için bir sorumluluktur.” şeklinde konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu TBMM grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Dervişoğlu yaptığı konuşmada, “Yeni yasama yılının ilk grup konuşmasına güzel bir konuda umut dolu mesajlar vererek başlamak isterdim. Ancak coğrafyamız yangın yeri. Bildiğiniz üzere İsrail’in Filistin’de on yıllardır süren kanlı işgali ve sistematik zulmü artık bölgenin sınırlarını aşmış ve bu barbarca saldırılar Lübnan’a kadar yayılmıştır. Bu işgalci terörist devletin saldırıları uluslararası hukukun zerrece umursanmadığı, pervasız bir tutumla yürütülmekte; sivil yerleşim alanları bilerek hedef alınmakta, çocuklar, kadınlar, masum siviller acımasızca katledilmektedir. İsrail, Filistin’de gerçekleştirdiği insanlık dışı politikalara ilaveten Lübnan’da da şehirleri yerle bir etmekte, masum insanları yerlerinden yurtlarından koparıp göçe zorlamaktadır. Bu vahşi saldırılar sadece bölgenin istikrarını değil; tüm Orta Doğu’yu bir ateş çemberine sürüklemekte ve büyük bir yayılmacı stratejinin tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır.” dedi.
Birleşmiş Milletler ’in ve uluslararası toplumun insanlık dışı olaylar karşısında sessizliği tercih ettiğini vurgulayan Dervişoğlu, “Bu sessizlik savaş suçuna ortak olan bir tavırdır. Birleşmiş Milletler’in acizliği ve etkisizliği adaletin köküne kibrit suyu dökmekte, insanlık vicdanında derin yaralar açmaktadır. Birleşmiş Milletler’in acizliği ve etkisizliği adaletin köküne kibrit suyu dökmekte, insanlık vicdanında derin yaralar açmaktadır. Eğer Birleşmiş Milletler ve dünya toplumu gerçekten barıştan yana bir duruş sergiliyor olsaydı; İsrail’in bu pervasız saldırıları karşısında cesur ve kararlı adımlar atarlardı.” İfadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü konuşmasına da atıfta bulunan Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdi. Dervişoğlu, “Bu konuyla ilgili devlet ciddiyetine yakışmayan açıklamada bulundu. Türkiye, basit ajitasyonlarla, hamasetle yönlendirilecek bir ülke değildir. Bölgemizde böylesine önemli meseleler söz konusu olduğunda, popülist korku siyasetiyle halkı kandırmaya çalışmak, ülkemizin uluslararası itibarını yerle bir etmekte ve diplomatik alanda bizi ciddiyetsiz bir aktör olarak göstermektedir. İsrail’in insanlık dışı politikalarına karşı durmak zaruridir; ancak Türkiye gibi kadim bir devletin, bu meselede akılcı ve stratejik bir diplomasi yürütmesi gerekirken, hamasi söylemlerle dış politika oluşturmaya çalışması kabul edilemez. Türkiye, Orta Doğu’da krizleri abartan bir ülke değil, çözüm üreten, tarihsel misyonuna uygun biçimde barışı savunan güçlü bir aktör olmalıdır.” uyarısında bulundu.