Mehmet Tezkan, “Bahçeli Golü Attı: 1-0 Önde!” başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Direndi, suçladı, rest çekti sonunda kazandı… Erdoğan tepki vermeyince, AKP cephesi anlamamazlıktan gelince taşı gediğine oturttu. Bir gün ansızın ‘AKP/CHP ittifak yapsın 6’lı Masa’nın diğer unsurları da destek versin memnun oluruz’ deyiverdi…
Saray’a gözdağıydı… Saray’a iktidarına son veririm tehdidiydi… Çünkü; CHP’nin AKP’ye destek vererek tek adam rejimini sürdürmesi mümkün değildi. Eşyanın tabiatına siyasetin doğasına aykırıydı
Erdoğan tecrübeli siyasetçi. Bahçeli’yi iyi tanıyor. Kendisini de ateşe atarak intikam alabilir mi? Yapar mı yapar! Çünkü daha önce yaptı… 2002 yılında iktidarda DSP/MHP/AKP koalisyonu vardı. Üçlü koalisyon. Kemal Derviş formülleriyle ekonomik krizi atlatmış düzlüğe çıkmak üzeriydi… Bir taraftan da Avrupa Birliği uyum yasaları diye bastırıyor, idamın kaldırılmasını istiyordu. MHP karşıydı. Bahçeli MHP’nin dışlanacağı muhalefetteki DYP’nin koalisyona alınacağı endişesine kapıldı. Haksız da değildi. Milletvekilleri arasında gizli gizli bu tür temaslar vardı. DYP ise dünden hazırdı…
Bahçeli’nin tepesi attı, hiç kimsenin beklemediği bir anda 2 Kasım’da erken seçim yapalım dedi… Sonunu biliyorsunuz… MHP’de baraj altında kaldı ama DSP, DYP, ANAP siyaset sahnesinden silindi… Bahçeli AKP/CHP temasından sonra aynı duygularla, yine bir anda haydi seçime diyebilir miydi? Der mi derdi!
İşte Erdoğan bu ihtimalin önünü kesmek için yumuşama, normalleşme, yeni siyaset anlayışına dün grup toplantısında yaptığı konuşmayla noktayı koydu. Bugüne kadar izlediği politikayı muhalefeti normalleştirme çabası olarak sundu. Normalleşmesi gereken muhalefettir diyerek noktayı koydu.
Kısaca Bahçeli’nin restine rest diyemedi… Bahçeli’nin çizgisine geldi. Gelmek zorunda kaldı. Bir anlamda boyun eğdi…
Bahçeli 1-0 önde demem bundan. Golü attı, topu filelere taktı….”