Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Türklüğün yaşaması ve varoluş onurunda hizmeti geçen, emeği ve eserleriyle fikir ve vicdan hayatımıza ışıklar salan büyüklerimize Allah’tan rahmetler diliyor, hayatta olanlara müteşekkir olduğumuzu ifade ediyorum.
İnsanoğlu bildiğinin dünyası bilmediğinin düşmanıdır. Gözlerine kara perde inenlerin, gönülleri kaskatı kesilenlerin, görüş açıları sıfırla kesişenlerin bilmek ve tanımakla merakı yoktur. Bilmenin ve tanımanın davetkar, lütufkar izindeyiz.
Hakikatli bir münevver, okkayla mürekkebi beyaz sayfalarda buluşturan müttefiktir. Yaşadığı devrim çalkantılarını, imparatorluğumuzun çöküş gürültüsünü iliklerine kadar hissedip henüz tam manasıyla kavranamamıştır. 48 yıllık hayatını medyumu şükranla hatırlamak sosyal siyasal hayatımıza yansıtmak herkese düşen sorumluluk olsa gerektir.
Türkler ile Kürtler 1000 yıllık ortak tarih ve coğrafya sonucunda maddi ve manevi bakımlarda birleşmişlerdir. Bugün ortak tehlikeler karşısında duruyorlar. Ziya Gökalp demiştir ki; ‘Türk ile Kürtlerin birbirini sevmesi hem dini hem de siyasi bir farzdır.’ Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.
Ziya Gökalp, Mondros Mütarekesi karşısında ‘İşlenmiş suçum yoktur. Bir yere gitmeyeceğim’ diyen cesur, gözü pek, geri adımı olmayan bir vatanseverdir. Büyükada’da toplanan bir avuç aydın arasında bulunan Ziya Gökalp, ‘Çare Türk’ün kendisine gelmesinden ibarettir’ demiştir.
Türkler her felaket zamanında içlerinden çıkacak bir kahraman tarafından temsil edecekler, Ergenekon Destanı’ndaki bozkurt gibi onları selamete ulaştıracaktır. İşte o bozkurt Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Milli Mücadele de ikinci Ergenekon sürecidir.
Hapishane köşeleri, sürgün yılları, haksız eleştiriler, maksatlı saldırılar, iftira boyutundaki sataşmalar merhum Gökalp’i devlet ve millet sevdasından vazgeçirememiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilhamının arka planındaki kahramanıdır.