Müsavat Dervişoğlu: İktidar, geçmişini unutan bir meczup gibi aynada gördüğü suretine ‘terörist’ diyor

Müsavat Dervişoğlu: İktidar, geçmişini unutan bir meczup gibi aynada gördüğü suretine ‘terörist’ diyor

İktidara emekli maaşlarına ilişkin çağrıda bulunan Dervişoğlu, “Emekli vatandaşlarımızın dertlerini bir nebze olsun çözecekseniz saçma sapan vaatler yerine en düşük emekli maaşını 21 sene önceki haline getirin ve asgari ücretin üstüne çıkarın” dedi.

Dervişoğlu, konuşmasına helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyete rahmet dileyerek başladı. “Bu olay herhangi bir Avrupa ülkesinde yaşansaydı hiç şüphe yok ki olduğu gibi kabullenilir, spekülasyonların konusu olmazdı” diyen Dervişoğlu, “Ama takdir edersiniz ki yaşadığımız coğrafyanın jeopolitiğinden kaynaklı riskler ve emperyalist güçlerin bölgemizde sahneye koymak istediği oyunların çeşitliliği münasebetiyle rivayetler pek tabiidir ki muhtelif olacaktır. Türlü türlü senaryolar anlatılacak, suikast veya saldırı ihtimalinden bahsedilecek, bölge devletlerinin stratejileriyle ilişkilendirilecek, İran’ın iç dengeleri bahse konu edilecek, emperyal güçlerin plan ve hesapları tartışılacak, tamamı kabul ya da reddedilemeyen komplo teorileri üretilecektir. İşin ilginç yanı ortaya atılan bu iddialar, geliştirilen teoriler bölgemize yakışacak ve yabancı düşmeyecektir” ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu bereketli coğrafya asırlardır büyük oyunların oynandığı ve üzerinde yaşayan milletlerin bir türlü huzur bulamadığı bir satranç tahtasına dönüştürülmüştür. Emperyalist devletlerin kıymetli taş vatanlarını kader belleyenlerin ise piyon sayılacağı bir büyük oyun planlanmıştır. Ancak yaşanan her olay göstermiştir ki bölgenin yegane sigortası büyük Türk milleti ve onun kurduğu Büyük Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye kendi güvenliği ve bekası münasebetiyle ilgi alanına giren coğrafya üzerindeki tüm gelişmelere özenle yaklaşmalı, sorunları toptancı bir tarih şuuruyla kavramalı, kendisine yakışan bir devlet aklıyla hareket etmelidir. Üzerimizde gözü olanların, bu topraklarda güçlü bir Türkiye’ye tahammül gösteremeyeceklerini biliyoruz. Ancak, onlar ne yaparlarsa yapsınlar ve hangi melun planları devreye sokarlarsa soksunlar; Türk milleti tarihin kendisine yüklediği misyona sırtını dönmeyecek, şah olması icap eden coğrafyada piyon olmaya asla rıza göstermeyecektir. Aksi hayaller kuranlara tavsiyem, tarihimizin altın sayfalarını gözden geçirmeleridir.”

Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“105 yıl sonra içinde bulunduğumuz şartların 1919 şartlarına ne kadar benzer olduğunu, nasıl bir çaresizlik içinde olduğumuzu bir kere daha sıralamayacağım; bunun hamasetine de yaslanmayacağım. Buradan milletimizin kırık kalbine, incinen gururuna, çiğnenen onuruna, zedelenen ruhuna bir vesvese daha vermeyeceğim. Bizler ‘İYİ’ ve cesur insanlar; çarşıdan, pazardan, hastaneden, mahkemeden, okuldan, karakoldan habersiz, şuursuz ve duyarsızlardan, yani milleti maraba sayanlardan değiliz. Çocukluğunda bağdaş kurup oturduğu yer sofralarını, yere düşen ekmeği öpüp alnına koymayı, yatarken dua ettiği Yaradan’a sadece kendisi için değil; vatanı ve milleti için de kalpten dua edenlerdeniz. Bizler bu toprakların değerlerine yabancılaşmış aymaz atanmışlardan hiç değiliz. Bugün burada 105 yıl sonra tekrarlanması ve hatırlanması gereken şey; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm sorunları çözmek için ortaya koyduğu milli hakimiyete dayanan kayıtsız şartsız müstakil bir Türk devleti tesis etme ülküsüdür. Aslına bakarsanız parlamenter sistemdeki ısrarımız Mustafa Kemal Atatürk’ün ısrarıdır. Milli devletteki inadımız da yine Mustafa Kemal’in inadıdır. İşte biz o yüzden ‘milli hakimiyet’ diyoruz, ‘milli Meclis’ diyoruz, ‘milli devlet’ diyoruz!

105 yıl sonra geldiğimiz noktada vatan da beka da görüyoruz ki artık adalettir. Adalet sistemini, adalet duygumuzla; hak ve hürriyetlerimizi hakkaniyet duygusuyla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığımızı o kimliğe sahip olmanın verdiği gurur ve mutlulukla birlikte adım adım erozyona uğrattıktan sonra bu tek adam sistemini getirip milletimize dayattılar. İşte bu sistemdir adaleti mülkün temeli olmaktan çıkaran… İşte bu sistemdir devleti milletten koparıp mülk sahiplerinin malı yapan… Ve biz o günden beridir her işte adaletten yoksunuz, hakkaniyetten yoksunuz, hukuktan yoksunuz, can mal ve namus güvenliğinden yoksunuz. Tanzimat’tan bugüne 150 yıllık medeniyet kavgamızdan geri düşmek bu iktidara nasip olmuştur. ‘Dilde, fikirde ve işte birlik’ diyen bizler için hukukta birlik olmak da amaçtır. Bugün hiçbir yargı kararı yoktur ki bir haksızlığı giderebilsin, birinin yüreğine su serpebilsin… Artık iş öyle bir yere geldi ki bu kara düzenden kendileri bile şikayet ediyorlar… Olanlara darbe diyor ya da operasyon diye tanımlıyorlar. İktidar adeta kendini yemeye çalışan bir yılan misali kendi kuyruğuyla savaşıyor. Kendi geçmişini unutan bir meczup gibi aynada gördüğü suretine terörist diyor, albümde gördüğü fotoğraflarına ise darbeci diyor, FETÖ’cü diyor.

Exit mobile version