Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Kasım’da yaptığı açıklamasında 50+1’i tartışmaya açmıştı.
Erdoğan, “(50+1 şartının değişmesi) İsabetli olur. Çoğunluğu alanın seçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz, yanlış yollara sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil” ifadelerini kullanmıştı.
İktidar ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise “Bu sistemin demokratik meşruiyet temeli yüzde 50+1’dir. Halk tarafından seçildiği ve hükümet TBMM’den güvenoyu almadığı için yönetimde istikrar ilkesi kendiliğinden gerçekleşmiştir. Yüzde 50+1 oyla Cumhurbaşkanı seçilmesi çoğulcu demokrasinin dünyaya emsal olacak şeklidir. Milletvekili, belediye başkanı, muhtar seçmiyoruz. Cumhurun bütününü temsil edecek cumhurbaşkanı seçiyoruz. MHP olarak dün ne demişsek bugün de aynı görüşteyiz. Cumhur İttifakı olarak konuşarak, ortak yolun, makul çözümün anlayış ve uzlaşmayla yapılacağı inancına da sahibiz” diyerek Erdoğan’a tepki göstermişti.
Uzun bir süre kapanan 50+1 tartışması sonrası, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, 16 Nisan 2017’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş referandumunun yıldönümünde bir paylaşım yapmış ve bu paylaşım 50+1’e revize gelecek şeklinde yorumlanmıştı.
Uçum, sözlerine açıklık getirdi.
50+1 çoğunluk sisteminin değişmesine kapıyı kapatan Uçum, şunları söyledi:
“Bu açıklamadan “yüzde 50+1’e ayar gelecek sinyali” sonucunu ısrarla çıkarmaya çalışanlar boşuna uğraşmasınlar. Tam tersine bu açıklama yüzde 50+1 kuralının demokratik siyasetteki dönüştürücü gücüne işaret ediyor ve bu kuralın toplumsal ve siyasal güvence normu olduğunu vurguluyor. Siyaset zaman zaman yüzde 50+1 kuralını tartışmaya açsa bile, bu kural siyasetin değil halkın ihtiyaçlarına göre değerlendirilir. Böyle olunca da yüzde 50+1 kuralının halkın ihtiyaçları açısından devam etmesi gerektiği sonucuna ulaşılır.”