Fransa’daki genel seçim sonuçlarını kazanan Yeni Halk Cephesi’ni kutlayan Bakırhan, “Umarım Fransa’daki bu dayanışma, bu güç birliği, işbirliği önümüzdeki dönem başta Türkiye olmak üzere, dünyanın birçok yerinde benzer bir güç birliğinin hayata geçmesine de vesile olur” dedi.
TÜİK’in verilerine ve iktidarın “emekliler yılı” projesine göndermede bulunan Bakırhan, “TÜİK dediğimiz şey işçiye ve emekçiye düşmandır. Emekli yılı dediler, emeklileri perişan ettiler. Allah razı olsun, bizim için özel yıl ilan etmeyin. Ama size önerimiz var. 2025’i sermaye yılı ilan edin de biraz onların cebine düşün, onların cebinden çalın” ifadelerini kullandı.
Tuncer Bakırhan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Bu hafta sonu Fransa’da parlamento seçimlerinin ikinci turu yapıldı. Beklentilerin dışında bir sonuç ortaya çıktı. Fransa’daki demokrat, sol, sosyalist güçler bir araya gelerek bir ittifak oluşturdular. Yeni Halk Cephesi’ni kurarak çok önemli bir sonuç aldılar. Onları da buradan içtenlikle kutluyoruz, bir araya gelişlerinden ve yaptıkları ittifaktan dolayı. Yükselen aşırı sağa ve faşizme karşı bir araya gelince, ortak hareket edince Fransa’daki gibi çok önemli sonuçlar alınabiliyormuş. Fransa’daki sonuçlar bizlere umut oldu. Moral oldu. Tekrar onları grubumuz adına tebrik ediyoruz. Yine Fransa’daki seçim sonuçları bizlere ders verdi. Evet işsizlik var, evet adaletsizlik var, evet Türkiye’de yaşayan milyonlarca insan bu haksızlık ve hukuksuzluk sisteminden olumsuz bir şekilde etkileniyor. Ama bir türlü bir araya gelip dayanışma içerisinde ortak bir mücadele zemini öremediğimiz için işte bugünkü gibi sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Umarım Fransa’daki bu dayanışma, bu güç birliği, işbirliği önümüzdeki dönem başta Türkiye olmak üzere, dünyanın birçok yerinde benzer bir güç birliğinin hayata geçmesine de vesile olur.
Hakkari’de belediyemize kayyım atandığından bugüne kadar hiç durmadık hep ayaktayız. Türkiye’nin dört bir yanından Van buluşarak, Van’dan Hakkari’ye kadar yürüdük. Kayyım gaspına karşı gerekli olan açıklamaları yaptık. İradeye Saygı Yürüyüşü kayyımlar konusunda yaptığımız son çalışma değildir. İrademize saygı duymaları için güçlü çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Şeyh Bedreddin bir gün kervanı ile yolda giderken önü kesilir ve ‘nereye gidersin’ diye sorulur. Bedreddin bu soruya ‘Hakikate gideriz’ diyerek cevaplar. İşte bizim yürüyüşümüz de hakikate yürüyüştür. Kayyım coğrafyamızın hakikatine ve ruhuna aykırıdır. Kayyım rejimi iflas etmiştir. Sanmayın ki gün geçer, kayyım gaspı olağanlaşır. Kayyım rejimini asla kabul etmeyecek, kanıksamayacağız. Kısa zamanda belediyelerimiz binlerce derde deva oldu. Halkın sorunlarını bir bir çözüyorlar. Birkaç örnek vermek istiyorum. Şanlıurfa Halfeti Belediyemiz biz aldığımızda 460 milyon TL borcuyla borç batağındaydı. Sadece üç ayda talanı, haramı, israfı kestik ve 856 bin TL kasada kaldı.Ergani Belediyemiz, çocuklara Kürtçe boyama ve hikaye kitapları dağıtıyor. Sırtköy belediyemiz sadece üç ayda alt yapı sorunlarını bitirmek üzeredir. Balveren beldesinde yaşayan halk, geçimini hayvancılıkla sağlıyor. Halkın geçim kaynağı sürsün diye belediyemiz ücretsiz hizmet vermek üzere çoban istihdamı yaptı. Siirt Belediyemiz açlık ve yoksullukla mücadele için 4 çeşit yemeğin 100 TL’den verileceği Kent Lokantası’nı hizmete açtı. Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediyelerimiz sadece kadınlara yönelik JİNKART uygulaması başlattı. Tatvan Belediyesinin önceki yönetimi kenti çöp yuvasına çevirmişti. Hep diyoruz ve Tatvan’da bir daha gördük. Daha önce de söylediğimiz gibi AKP belediyeciliği çöp ve moloz belediyeciliğidir.
Anlatırken biz de üzülüyoruz, sıkılıyoruz. Böyle bir tabloyu Türkiye emekçileri, yoksulları, çalışanları hak etmiyor. Gerçekten hak yiyen bir iktidarla karşı karşıya olduğumuz için bu gündeme değinmek zorunda kalacağım. Halkın sofrası yine yangın yerine dönmüş durumda. Milyonlar sefalete mahkum edilmiş. Fakat Türkiye’nin bütçesini bir avuç silah baronu, bir avuç sermayedar, bir avuç rantçıya peşkeş çekiliyor. TÜİK’te bunları açığa çıkarmak yerine, asgari ücretli nasıl daha az ücret alır, enflasyonu nasıl daha küçük gösterebiliriz diye ve enflasyon farkını emekçiler, yoksullar almasın diye hileye başvuruyor. Fakirlerin, yoksulların aşından, işinden çalmaya devam ediyor. TÜİK’in kendi verilerine göre Türkiye’nin en zengini ile en fakiri arasındaki fark 15 katına çıkmış durumda. TÜİK yoksulluk sınırı 19 bin TL’dir diyor. Hükümet asgari ücret 17 bin TL’dir diyor. Emeklilere 10 bin TL veriyor. Hatta 4 milyon emekli için kök maaş diye bir şey icat ettiler. O kadar şey icat ediyorlar, hileye başvuruyorlar ki 4 milyon emeklinin kök maaşından dolayı enflasyon farkı almasını engelliyor. TÜİK dediğimiz şey işçiye ve emekçiye düşmandır. Bu rakamları belirleyenler akşam nasıl başlarını yastığa koyuyorlar? Büyük bir vicdansızlık yapıyorlar. Hani bu yıl emeklilerin yılı olacaktı? TÜİK, Saray’ın isteğiyle enflasyonu düşük göstererek 20 milyon emekli ve emekçinin alacağı zammı gasp etti. TÜİK eliyle asgari ücretliye, memura, emekliye hile yapıldı, kumpas kuruldu. Yazıklar olsun size. 20 milyon emekli ve emekçiye hile yapıp, işiyle, aşıyla oynadınız. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, her gün yeni zamlar açıklanıyor. Temmuzda asgari ücretliye zam yok ama çaya, benzine, otogaza ve köprü ücretlerine zam var. 21. yüzyılın başında bir ülke düşünün; barınma ve beslenme sorunu var ve bunu çözemiyor. İşte bu iktidarın gerçeği budur.
Bizim için lütfen özel gün ilan etmesinler, çözüm süreci dediler savaş çıktı. Barış dediler, bu ülkedeki hakları hiç olmayacak kadar karşı karşıya getirecek politikalar izlediler. Emekli yılı dediler, emeklileri perişan ettiler. Allah razı olsun, bizim için özel yıl ilan etmeyin. Ama size önerimiz var. 2025’i sermaye yılı ilan edin de biraz onların cebine düşün, onların cebinden çalın.