CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifinin komisyondaki görüşmelerinde konuştu.
Veli Ağbaba, “Türkiye maalesef tarikatlar arasında, cemaatler arasında pay edilmiş durumda. Yani eskiden şu tarikattan, bu tarikattan diye söyleniyordu, şimdi tarikatın kolu seçiliyor. Yani İsmailağa cemaatinin hangi kolundan, Hakyolun, Nakşibendinin hangi kolundan diye söyleniyor. Hakikaten ders almak lazım yani bir ders almak lazım. 15 Temmuz darbesini yaşayan Türkiye’nin bu konuda ders alması lazım. Devleti cemaatlere pay ederseniz o cemaatlerin yarın ne yapacağı belli olmaz” eleştirisi yaptı.
Konuşmasında öğretmenlerin sorunlarına değinen Ağbaba, “Kangren olmuş bir konu, ücretli öğretmenler konusu eğitim sistemimizin yüz karasıdır. Asgari ücret bile açlık sınırının altında kalmışken 100 bine yakın ücretli öğretmen asgari ücretten daha düşük maaş alıyor. Ücretli öğretmenler haftada 20-30 saat, kimisi daha az derse giriyor. Bu duruma göre ücretli öğretmenlerin aldığı maaşlar da farklılık gösteriyor. Haftada 30 saat derse girsen alacağın maaş 16.200 TL’de kalıyor. Bir öğretmene herhalde bundan daha büyük hakaret edilemez. Ayrıca, sadece saat ücreti değil, sigorta prim gününde de mağduriyet yaşanıyor. Bir ay tam çalışmalarına rağmen on, on beş gün sigorta primleri yatırılıyor; yazın işten çıkarılıyorlar; ücret yok, sigorta primi yok. Bunlar herhalde 150 yaşında emekli olabilirler. Resmi tatillerde ve bayramlarda kadrolu öğretmenler maaşlarını kesintisiz olarak alıyor ancak ücretli öğretmen de herhangi bir sebepten dolayı okula gidemezse ücret kesintisi yapılıyor. Kar yağdı, valilik okulu tatil etti, ücret alamıyor, hiçbir statüye giremiyorlar. Okullarda çalışan yardımcı görevliler, hademeler asgari ücret alırken haftada 30 saat derse giren öğretmenin maaşı asgari ücretin altında kalıyor” dedi.
Sözleşmeli öğretmenler kadroya geçişte üç artı bir yıl esasına bağlı olduğu için kadroya geçme, nakil ve tayin hakları olmadığını belirten Ağbaba, “Sözleşmeli olduğu dönemde örneğin bir ceza aldı, kademe ilerleme cezası aldı diyelim, işten direkt atılıyor ancak kadrolu öğretmen olsa disiplin cezasıyla işten atılamaz. Sözleşmeli öğretmen atandığı okulda norm fazlası duruma düşerse sözleşmesi feshedilebilir, feshedilmese bile il milli eğitimin ona gösterdiği okulda öğretmenlik yapmak zorunda kalabilir, 70-100 kilometre uzakta bir okula verilebilir” diye konuştu. Okullarda öğrencilere ücretsiz yemek verilmesi ve öğretmen alımlarında mülakatın kaldırılması konularına da değinen Ağbaba, şöyle konuştu:
“ Bir mesele de biraz önce sözlerimin başında söylemiştim, biriniz yapıyorsunuz, biriniz bozuyorsunuz, arkadaşlar da övgüyle bahsettiler sizin bu yemek meselesinden. Okullara ücretsiz yemek verilmesi meselesi önemli. Siz getirdiniz, yeni gelen Bakan iptal etti
“Mülakatı kaldıracağız dediniz 85 milyonu kandırdınız”
Bir de bu mülakat meselesi… Sizin Bakanlığınız döneminde söz verildi, 11 Nisan 2023 tarihinde AK PARTİ seçim beyannamesinde yer aldı, kamuda mülakatın kaldırılacağı söylendi. 14 Mayıs seçimlerinden sonra hemen Sayın Bakan bir açıklama yaptı, “Mülakat yapacağız” dedi. Bu mülakat hakikaten çok kötü bir sistem. “Mülakata hayır, liyakat olsun” diyoruz. Yani kim hakkıyla giriyorsa, KPSS puanını kim alıyorsa mülakattan geçirilmeden mutlaka bu insanlar göreve başlatılmalıdır diyoruz. Tabii, birçok konuda mağduriyet var; 98 puan alıyor, atanamıyor; çok yüksek puan alıyor, atanamıyor. Bu konuda çok sıkıntı var. Bir de bu atanamayan öğretmen meselesi de önemli bir mesele, kangren olmuş durumda bu mesele de.
Türkiye maalesef tarikatlar arasında, cemaatler arasında pay edilmiş durumda. Yani eskiden şu tarikattan, bu tarikattan diye söyleniyordu, şimdi tarikatın kolu seçiliyor. Yani İsmailağa cemaatinin hangi kolundan, Hakyol’un, Nakşibendi’nin hangi kolundan diye söyleniyor. Hakikaten ders almak lazım yani bir ders almak lazım. 15 Temmuz darbesini yaşayan Türkiye’nin bu konuda ders alması lazım. Devleti cemaatlere pay ederseniz o cemaatlerin yarın ne yapacağı belli olmaz. Dün Sağlık Bakanı atandı, işte giden Bakanın Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa cemaatinden olduğu söyleniyor, yeni Sağlık Bakanının, Memişoğlu’nun ise Menzil cemaatine bağlı olduğu söyleniyor. Doğru mu, yalan mı bilmiyorum ama hakikaten devletin böyle bir şeyle anılması çok doğru değil. Devletin milli eğitimini tarikatlar değil Milli Eğitim yönetmeli, öğretmenler yönetmeli, eğitimciler yönetmeli. Devletin her ne sebeple olursa olsun tarikat ve cemaatle milli eğitimde bir bağı olmaması lazım. Bu sorun sadece Cumhuriyet Halk Partililerin ya da sadece bizim sorunumuz değil AKP’ye oy veren, MHP’ye oy veren, herkese oy veren insanların sorunu. Sonuçta bu çocuklar hepimizin çocuğu. Bu çocuklar eğer kötü eğitim alırlarsa, bilimsel eğitim almazlarsa, maalesef, Türkiye’nin de hem gelişmesine hem çocuklarımızın gelişmesine katkıda bulunmaz.”