İmralı Cezaevindeki sürece ait bilgilerin verildiği önergede, “15 Şubat 1999’dan bu yana İmralı İsme Cezaevi’nde tek şahsiyet hücrede yakalanan Sayın Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde yakalanan öbür kararlıların aile ve avukat görüşleri ile irtibat hakkı, tüm legal mevzuat yok sayılarak yasaklanmaktadır. Sayın Öcalan ile avukatları en son 7 Ağustos 2019 tarihinde görüşürken, kardeşi Mehmet Öcalan ile de en son 25 Mart 2021’de ‘kesintili’ bir telefonla konuşabilmiştir. İmralı İsme Cezaevi’nde sistematik bir biçimde sürdürülen ve salt tecrit olarak belirlenen bu hukuksuzluklar sebebiyle Sayın Öcalan ile 4 yıldır avukat ziyareti asıllaştırılamamaktadır” denildi.
İmralı Cezaevi’nde 24 yıldır sürdürülen ve son 4 yıldır salt bir biçimde devrede yakalanan bir tecrit sistemi bulunduğu belirtilen önerge şu ifadelerle devam etti: “Tecrit sistemi; milli mevzuat ve beynelmilel kontratlara ters olduğu gibi neşeyi ve ayrımcı bir tavırdır. Devlet siyaseti halini almış İmralı’daki bu tecrit sistemini sadece sıradan bir cezaevi uygulaması olarak görmek, tecridi sadece meşru açıdan ele almak beceriksizlik olacağı gibi Sayın Öcalan’ın dışarı ile temasının kesilmesi ile coğrafyamızda yaşanan siyasal-cemiyetsel meselelerin derinleşmesine olan tesirini de görmemek olacaktır.”
Önergede, “Sayın Öcalan ve öbür kararlılara karşı uygulanan hukuksuzluklar ile salt bir biçimde sürdürülen tecridin incelenmesi, son bulması ve hukukun sağlanması emeliyle bir Meclis Araştırması açılmasını talep ve arz ediyoruz” ifadeleriyle Meclis’te mevzunun incelenmesi için kurul kurulması istendi.