Hatta babamın Düzce’de merhum Hafız Hasan Efendi’de okurken cep takvimine düştüğü notlar da Arap harfleriyle. Unuttum şimdi, bazen babam evin içinde sesli okurdu.
Ama ben, bunları okumasını bilmiyorum.
Salih (Kılıç) Abi’ye sordum bir gün “Abi, bu eski Türkçe yazıları nasıl okuyorsun?”
Bana bir kaide, bir usul söylemesini bekliyorum.
Yok, öyle bir şey söylemedi.
“Uyduruyorum” dedi.
Haydaaa! Bir yazı uydurularak okunur mu?
Babamın kütüphanesinde birçok dilden kitaplar var. Arapça, Farsça, eski Türkçe, yeni Türkçe.
Bir tane de içinde renkli resimler olan eski Türkçe yazılı bir kitap var. Babamın bu kitabı Türkçe olarak okuduğunu hatırlıyorum.
O kitabı aldım, ben de Salih Abi’nin dediği gibi uydurmaya başladım.
Kem, küm.
Kitabın adı “Türkiye Uyan.”