Son dönemde borcunu ödemek istemeyenler bu yönteme başvuruyor. Rekor kıran yöntemi ise genellikle borcunu ödemeyen kiracılardan oluşuyor. Evden çıkmak istemeyen kiracılar borcu karşılığında yasalara karşı bu yöntemi kullanmaktan çekinmiyor. Ödemeden kaçınarak adliyenin yükü üzerine yük bindiriyor. İş yükü artan adliyede dosyaların sonuçlanması da geciktiği belirtiliyor.
Borç ödeyemeyen vatandaşlar çek veya senetlere imza atsa da, imzanın kendilerine ait olmadığını iddia ediyor. Bu durumda borçlular, borçlarını ödememek için zaman kazanmış oluyor. Haber Global’de paylaşılanlara göre, uzun süre boyunca devam eden davalarda TL bazında ödeme daha az oluyor.
İmza itirazları konusunda açıklama yapan Avukat Cenk Söbe, mahkemelerin teminat şartıyla veya duruma bakılarak teminat olmadan icra takibini durdurduklarını söyledi. Takibin bu şekilde durmasıyla alacaklı tarafın imzanın borçluya ait olup olmadığına dair ispat yükümlülüğünün başlayacağını belirtti.
Son dönemlerde fazlasıyla yaşanan bu gibi durumlardan dolayı fazla olan dosya sayısını işaret eden Söbe, “imza inceleme süreçlerinin uzun sürmesi sebebiyle yargılamalar da uzamaktadır. İmza inceleme süreci de, borçlunun mahkemeye verdiği imza örnekleri ile daha önce resmi ve özel kurumlara verdiği imza asıllarının istenerek kambiyo evrakı üzerindeki imzaların teknik olarak karşılaştırılması ile yapılıyor ve büyük oranda doğru sonuçlar alınıyor” ifadelerini kullandı.
Borçlunun imzası kendisine ait olduğu ortaya çıkması durumunda ana paranın yüzde 20’si oranında tazminat ve yüzde 10 oranında para cezasına hükmedebileceği paylaşıldı. Avukat Söbe’nin açıklamalarına göre, ülkemizde yaşanan ekonomik durumlar ve enflasyonun faiz oranlarının üzerinde olması sebebiyle borçlular zaman kazanabilmek için bu yönteme başvuruyor. Kira hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların da kiracılar tarafından kira ilişkisini uzatabilmek adına yapıldığını söyledi.