Enflasyon reel olarak üç haneli rakamlara çıktı… Gelir dağılımı bozuldu. Ücretli ve maaşlı kesim büyük refah kaybına uğradı. Kişi başı milli gelirimiz 2020 yılında 2012 seviyesine düştü…
Her adımda bu sonuçlar gözüktüğü halde “nass var, sana bana ne oluyor” denilerek devam edildi.
25 Mayıs 2023 günü, TÜİK’e göre enflasyon yüzde 62.72 iken, faiz yüzde 8.5’e indirilmişti!
Duvara çarpmaya ramak kalmıştı ki, seçimlerden hemen sonra Mehmet Şimşek göreve getirildi. Merkez Bankası’na saygın ortodoks iktisatçılar atandı. Faiz yükseltildi. Mart 1924’ten beri, yani 7 aydır faiz yüzde 50…
Bunun fakültelerde, enstitülerde incelenmesi gerekli bir büyük bir tecrübe olduğunu kim inkar edebilir. Politika, kendi yanlışı olduğu için ağzına almıyor. Bizde politika böyledir!
Ama bilim dünyası ilgisiz kalabilir mi?
Gerçek iktisatçılar daha 2014’ten beri eleştirdiler. Sonucunun bu olacağını söylediler. Çünkü iktisat biliminin en az iki yüz yıldır yazdığı bir gerçekti bu.
Enflasyon öyle yapışık hale gelmiş ki, bugün Merkez Bankası hala “sıkı duruş”u devam ettireceğini söylüyor.
Saygın iktisatçılarımızdan Prof. Selva Demiralp, son yazısında, uyarıda bulundu:
“Erken gelecek, ya da vatandaşlar tarafından erken algılanacak bir faiz indirimi Eylül ayında henüz yeni iniş emareleri göstermeye başlayan beklentileri tekrar tetikleyebilir ve bunun sonucunda harcama davranışı (enflasyon) tekrar canlanabilir…”
Prof. Demiralp’e göre, enflasyon gerçekten mağlup edilmek isteniyorsa, ancak “gelecek senenin ilk çeyreğinde ilk faiz indirimi” düşünülmelidir. Piyasaların güvenini pekiştirmek için de Merkez Bankası yönetiminin “başladıkları işi bitirecek kadar görevde kalabilecekleri” konusunda vatandaşta güven yaratılması gerektiğine dikkat çekiyor. (Dünya gazetesi, 25 Ekim 2025)