Tekin’in açıklamasına göre, TÜİK’in verileri, Türkiye’deki yoksulluğun vahametini bir kez daha ortaya koyuyor. Medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alındığında yoksul sayısı 17 milyon 821 bin kişi. Bu rakam, geçen yıl 17 milyon 873 bin olarak kaydedilmişti. “Makyajlı verilere rağmen yoksulluk sınırında hiçbir iyileşme olmadığı ortada” diyen Tekin, bu durumun yoksulluğun sadece rakamlarla değil, halkın umutsuzluk içinde verdiği mücadeleyle de ölçüldüğünü belirtti.
Verilere göre nüfusun yüzde 39,3’ü, iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren bir öğün masrafını karşılayamıyor. Medyan gelirin yüzde 60’ının altında gelirle yaşayanlarda ise bu oran yüzde 68,4’e çıkıyor. “Halk artık sağlıklı beslenmeyi geçtik, temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi” diyen Tekin, yoksulluğun insanları hayata tutunma iradesinden bile mahrum bıraktığını ifade etti.
TÜİK verileri, nüfusun yüzde 31,3’ünün çatı sızıntısı, nemli duvarlar veya çürümüş pencere sorunlarından şikâyetçi olduğunu gösteriyor. Yüzde 30,2’si ise ısınma sorunu yaşıyor. Sürekli yoksulluk oranı, yani dört yıl boyunca yoksulluktan kurtulamayanların oranı, yüzde 13,7’ye yükselmiş durumda. Tekin, bu rakamların yalnızca soğuk birer istatistik olmadığını, derin bir ekonomik umutsuzluğu yansıttığını vurguladı.
TÜİK’in açıkladığı rakamların dahi Türkiye’deki derin yoksulluğu örtmeye yetmediğini belirten Tekin, “Asıl tablo, açlık sınırının altında yaşayanlar, çocuklarına süt alamayan anneler, okula aç giden çocuklar ve evini ısıtamayan ailelerdir. TÜİK, ne kadar oynarsa oynasın bu gerçeği gizleyemez” dedi.
Verilere göre fertlerin yüzde 57,5’i bir haftalık tatil masrafını karşılayamıyor, yüzde 26,8’i beklenmedik harcamalarını ödeyemiyor, yüzde 59,6’sı ise mobilyasını yenileyemiyor. “Halk artık mobilyayı değil, ay sonunu nasıl getireceğini düşünüyor” diyen Tekin, konut masraflarının “çok yük” getirdiği hanelerin oranının yüzde 13,6 olduğunu söyledi.