Linç kalabalığı, “taciz edilen çocuk da Suriyeli” denilerek dağıtılmak istenmişti. İnsaniyet veya din kardeşliği namına dağılmaya çağrılmamışlardı.
Çocuk Suriyeli’yse, Suriyeliler arasında olmuşsa sorun yok. Mağdur, kendi milletlerinden değil de Muhacir kardeşlerden madem, Ensar kardeşler dağılabilirdi yani.
Vali’nin, kalabalığı bu açıklamayla yatıştırabileceğini düşünmesi, Ensar-Muhacir kardeşliği yahut insani değerlerimiz hakkında bize ne anlatıyordu?
Anlamak için yeterli gelmediyse Kayseri’den yeni gelen şu Kur’an kursu fotoğrafına da yakından bir göz atın.
Suriyelilere ait diye taşlanıp camı, çerçevesi indirilmişti. Saldırı ve yağmadan korumak için bulunan çözüme bakar mısınız! Ön cephesine boydan boya, bu “Kuran kursu Türklere aittir” yazılmış.
Ne Ensar-Muhacir kardeşliğine güven var bu fotoğrafta, ne kutsala saygıya.
Kur’an kursu bile ancak Türklere aitse dokunulmazlık kazanabiliyor. Suriyelilerinse taşlanabilir sanırsınız.
Akit’in korktuğu gibi, gençliğin imanını şarkılarla çalmadılar. Ama milletin dini değerlerini ve yıllarını saçma marşlar, boş sloganlarla yerken insanlığımızı da araya katmışlar anlaşılan.
Yeni Şafak, 2023’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’taki Türkevi’ne girişini şu başlıkla duyurmuştu:
“Ümmetin ve Turan’ın lideri”.
X’te, şöyle bir not düşmüştüm üstüne: