Livaneli, paylaşımında, Abidin Dino ile yaptığı uzun Montparnasse gezintilerinden bahsederek, o dönemde Osmanlı’nın büyük ailelerinin hikayelerini birinci ağızdan dinlediğini aktardı. Bu ailelerden ikisinin, Abidin Paşalılar ve Şakir Paşalılar olduğunu belirten Livaneli, Abidin Dino’nun “Şakir Paşalılar biraz tuhaftır doğrusu!” sözlerini aktararak, ailedeki sıra dışı karakterlere dikkat çekti. “Şirin Devrim’in ‘Harika Çılgınlar’ kitabı, bu ailenin maceralarını anlatmakla bitmez” diyerek, dizinin aileye olan ilgiyi artırmasına atıfta bulundu.
Livaneli, Bilgi Yayınevi’nin Halikarnas Balıkçısı’nın ünlü kitabı “Mavi Sürgün”ün 50. yıl özel baskısı için yazdığı önsözden de kesitler paylaştı. “Otoriteye başkaldıran yazarlar ve şairler, aileden devlete her türlü otoriteye başkaldırmışlardır” diyen Livaneli, Cevat Şakir’in babasını öldürmesi ve ardından sürgüne gönderilmesiyle başlayan yeniden doğuş sürecine dikkat çekti. Cevat Şakir’in sürgünle birlikte “Halikarnas Balıkçısı” adını alarak Anadolu’nun eski uygarlıklarıyla bütünleştiğini, Bodrum’da bir cennet yarattığını ifade etti.
Livaneli, Halikarnas Balıkçısı’nın yalnızca bir yazar olmadığını, aynı zamanda bir kültür teoricisi olduğunu vurguladı. Cevat Şakir’in Türkiye’nin kimliğini antik uygarlıklara bağlama çabasını anlatarak, “Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki ‘Eski Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarını miras olarak benimsemek’ anlayışına denk düşüyordu bu tutum” dedi. Halikarnas Balıkçısı’nın, Batı Anadolu uygarlıklarını modern döneme bağlama ve bu tutumdan bir tarih tezi yaratma mücadelesine giriştiğini belirtti.
Livaneli, Halikarnas Balıkçısı’nın sadece bir yazar olarak değil, aynı zamanda bir çevreci ve kültürel elçi olarak da önemine değindi. Cevat Şakir’in Bodrum iklimine uygun yeni bitkiler yetiştirmesi ve arkadaşlarıyla başlattığı “Mavi Yolculuk” turlarının, Bodrum’un turizm gelirlerinde önemli bir yere sahip olduğunu ifade etti.