2020 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 10,4 oranında küçülen Türkiye ekonomisi, ardından gelen 15 çeyrekte kesintisiz bir büyüme gösterdi. 2023’ü yüzde 4,5 büyüme ile kapatan Türkiye, 2024’ün ilk çeyreğinde yüzde 5,7’lik bir büyüme gerçekleştirdi. Ancak, AK Parti iktidarının kredi kanallarını açık tutarak tüketimi teşvik etmesi, yüksek büyüme performansına rağmen refah seviyesini artırmadı.
Şimdi gözler, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in liderliğinde uygulanan yeni ekonomi politikalarının büyüme üzerindeki etkilerine çevrilmiş durumda. Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Programı’na (OVP) göre, Türkiye ekonomisinin 2024 yılında yüzde 4, 2025’te yüzde 4,5 ve 2026’da yüzde 5 büyümesi hedefleniyor.
Ancak pek çok ekonomiste göre, Türkiye, “büyüme mucizesi”nin sonuna gelmiş durumda. Bazı öncü göstergeler Türkiye ekonomisinin “sert fren” yapma olasılığını işaret ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, sanayi üretimi Haziran ayında yıllık yüzde 4,7 azaldı; bu, Kahramanmaraş depreminin ardından en büyük daralma olarak kaydedildi. Ayrıca, dış ticaret verileri de miktarsal düşüşleri ortaya koyuyor. Haziranda ihracat miktar endeksi yüzde 8, ithalat miktar endeksi ise yüzde 5,7 azaldı.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri (PMI) Endeksi’nin Temmuz 2024 verilerine göre, endeks Haziran’daki 47,9 seviyesinden Temmuz’da 47,2’ye geriledi. Endeksin 50,0’nin altında olması, imalat sektöründe bozulmalara işaret ediyor.
DW Türkçe’de yer alan habere göre; ekonomist Prof. Dr. Öner Günçavdı, sanayi üretimi ve ticaretteki yavaşlamanın iş dünyasını olumsuz etkileyeceğini belirtiyor. Günçavdı, iktidarın şu anda enflasyonu düşürmek için büyümeden ödün verdiğini, ancak yıl sonunda iş dünyasının şikayetlerine daha fazla kulak verip büyümeye yeniden odaklanabileceğini ifade ediyor.
Türkiye’de başta sanayi şirketleri olmak üzere işletmelerin sıkıntılarının önümüzdeki aylarda artarak devam edeceğini dile getiren Prof. Günçavdı, iktidarın şu anda enflasyonu düşürmek için büyümeden ödün verdiğini, bu durumun işletmeleri zora soktuğunu belirtiyor. Günçavdı, şu görüşleri dile getiriyor: