Kastamonu’nun merkez ilçesine bağlı Kayı köyünde salep yetiştiriciliği yapan Ziraat Mühendisi Ferdi Doğdu, “Köyü sevdiğimiz için imkanlarım dahilinde her zaman şehirden köye dönüş planım vardı. Bu yüzden Ziraat Mühendisliğini okudum. Okurken istiyordum ki köyde yapmak istediklerimi nizami yapayım. Köy için planlamalarımı yaparken kenara köşeye sıkıştırdığım notlar arasında salep her zaman vardı. Doğal olarak ilgimi çekiyordu. Çünkü Kastamonu’da 25 ila 30 arasında türü mevcut. Şu anda 500 metrekarenin üzerinde bir alanımız mevcut. Bunu önümüzdeki yıl daha da arttırmayı planlıyoruz. Şimdilik bitkiyi daha da geliştirme aşamasına doğru ilerliyoruz. Herkesin iki aldığından biz üç ya da dört nasıl alırız bunun hesabındayız” dedi.
“Tıbbi aromatik bir bitki olduğundan dolayı salep kıymetli bir ürün. Salep, doğru yetiştirildiği zaman getiri yüksek bir ürün. Birde bu ürünün kültürel merakı var. Annem orman köylüsüdür. Biz, her yıl mutlaka yaylalara çıkarız. Yaylalarda sürekli salebi görürdük, annem biliyor çünkü salebi. Çocukluğumdan beri bana bu bitkinin salep olduğunu söylerdi. Ziraat Mühendisliğini tercih etmemdeki sebeplerden bir tanesi de budur.
Osmanlı kayıtlarında salebin mevcut olduğunu ve padişah içeceği olarak tüketildiğini söyleyen Doğru, “Bu yüzden salebin tarih değeri de yüksek bir üründür. Salep, tarihler boyunca tüketilen bir üründür. Bu yüzden salep, günümüze kadar insanlar tarafından tüketilerek günümüze kadar geldi. Salep, doğadan toplanarak tüketiliyordu. Salebin yetiştiriciliği söz konusu değildi. Fakat tüketilen bir ürünün üretilmemesi de söz konusu olamaz. Bu noktada Kastamonu florasına baktığımızda da 25-30 çeşit kendiliğinden oluşan salep orkidesi mevcuttur. Salep, bir orkidedir aslında. Bu yüzden salebin üretilmemesi mümkün değil. Baktığımız zaman farklı illerde salebin üretilmesi için çalışmaların başlatıldığını gördüm, Farklı illerde üretimine geçildiğini haberlerde okudum ama bir türlü Kastamonu’da üretim bazında salebin duyurulabilirliğinin olmadığını öğrendim. Bu gözüme çok çarptı. Kastamonu, salep açısından çok zengin bir memleket.” ifadelerini kullandı.
Toprakta yetişen ürünlere karşı doğal bir merakım var. Çocukluğuma kadar bu merak gidiyor. Gördüğüm hemen hemen her ürün özellikle sık tükettiğimiz ürünler yetiştirilebilir mi? Nasıl yetişir ya da ben yetiştirebilir miyiz? İlla doğada mı olması gerekiyor? gibi sorular aklıma geldikçe doğada, yaylalarda o ihtişamlı çiçeklerini görünce kendi bahçemde görme isteği de doğdu.”