12 BİN YILLIK ŞAMAN
Antalya’nın Kumluca ilçesinde Kazı Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz ve ekibi, Akdeniz’in derinliklerinde Girit-Minos Uygarlığına ait olduğu belirlenen ve yaklaşık 3 bin 600 yıllık gümüş perçinli bir tunç hançer buldu. 2019’da keşfi yapılan Kumluca batığı olarak bilinen 50 metre derinde hançerin bulunduğu geminin, Girit’e doğru yolculuk ederken battığı tahmin ediliyor.
Van Garibin Tepe’de bulduğu Urartulara ait yaklaşık 1 tonluk devasa bazalt heykel dördüncü önemli keşif olarak nitelendirildi. Kazı başkanı Prof. Dr. Mehmet Işıklı ve ekibinin Urartu’nun plastik sanatlarına dair önemli bir örnek sunduğu belirtilen yaklaşık 2 metre uzunluk ve 1 metre genişliğinde, boyun kısmı kırık heykel bulundu. Uzmanlar, ayak kısmı işlenmiş, kare prizma şeklinde gövdesi bulunan ancak baş kısmı ve yüz hatları belirgin olmayan heykelin tanrısal ya da krali bir figür olabileceğini düşünüyor.
İzmir’deki Notion Antik Kentinde bir evin altına gömülü, 2 bin 500 yıllık altın sikkelerle dolu bir çömlek bulundu. Pers İmparatorluğu tarafından basılan bir altın sikke olan Pers Dareikos’unun tasarım unsuru olan diz çökmüş bir okçu figürünü taşıyan bu sikkelerin, M.Ö. 430 ve 427 yılları arasında, Notion’u işgal eden bir grup Pers yanlısı ve Yunan ve ‘barbar’ paralı askerler tarafından sonradan almak için kasıtlı olarak saklandığı düşünülüyor. Yunan tarihçi Ksenophon’a göre, tek bir Dareikos, bir askerin 1 aylık maaşına eş değerdi.
Aydın’da kazı başkanı Prof. Dr. Roland R. Smith ve ekibi, Aphrodisias Antik Kenti’nde, Aphrodite Tapınağı’nın yakınlarında Yunan mitolojisinde ‘tanrıların kralı’ olarak bilinen Zeus’un 66 santim yüksekliğinde mermer başını keşfetti. M.S. 2 ila 3’üncü yüzyıla tarihlenen 1800 yıllık mermer baş, yangın riskini azaltmak için Aphrodite Tapınağı etrafındaki bitki örtüsü temizlenirken, tapınağın yaklaşık 50 metre batısında, yüzeye yakın bir alanda bulundu. Orta taneli Aphrodisias mermerinden tek bir blok halinde yontulan başın, mimari bir konsol ya da benzer bir yapının parçası olduğu düşünülüyor.
Kırıkkale’de kazı başkanı Kimiyoshi Matsumura ve ekibi tarafından, Büklükale’de Hitit Kralı 2’nci Tuthaliya’nın hükümdarlığına tarihlenen çivi yazısıyla yazılmış bir tablet deşifre edildi. Yaklaşık 3 bin 300 yıllık kil tablet, Tunç Çağı devleti olan Hitit İmparatorluğu’nun felaketle sonuçlanan yabancı istilasını anlatıyor. Tablette Hitit dilinde ‘Başkent Hattuşa da dahil olmak üzere dört şehrin felakette olduğu’ ifadesi yer alırken, geri kalan 64 satırda Hurri dilinde zafer isteyen bir dua bulunuyor. Kazı başkanı, Hititlerin dini törenlerde Hurri dilini kullandığını, tabletin Hitit kralı tarafından gerçekleştirilen kutsal bir ritüelin kaydı olduğunu ifade etti.
Mardin’deki erken Neolitik yerleşim Boncuklu Tarla’daki yaklaşık 11 bin yıllık yetişkin mezarlarında, kazı başkanı Doç. Dr. Ergül Kodaş ve ekibi, vücuda açılmış deliklerde kullanılmak üzere tasarlanmış, piercing olarak kullanılmış 100’den fazla süs eşyası keşfetti. Bulguların, vücut delinmesine ilişkin en erken kesin kanıtı sağladığı ve piercingin bir ergenlik çağı ritüeli olabileceği belirtildi. Bu süs objelerinin bireylerin mezarlarında, doğrudan kulaklarının ve çenelerinin yanında bulunmasının, bunların piercing olarak takıldığına dair güçlü kanıtlar sağladığı kaydedildi.
Konya’da kazı başkanlığını Prof. Dr. Ali Umut Türkcan’ın yaptığı Çatalhöyük Neolitik yerleşimindeki bir fırında, yaklaşık 8 bin 600 yıl öncesine tarihlenen ekmek kalıntıları bulundu. Büyük ölçüde tahrip olmuş fırının çevresinde, buğday, arpa, bezelye tohumlarıyla birlikte, yiyecek olabileceği değerlendirilen avuç içi büyüklüğünde bir kalıntıya rastlandı. Yapılan analizlerde kalıntının mayalanmış ekmek olduğu belirlendi. Bir somun ekmeğin daha küçük bir versiyonunu andırdığı ve ortasında parmak izi bulunan ekmeğin pişirilmediği ancak fermente edildiği, ince bir kil tabakasıyla kaplandığı için günümüze kadar korunmayı başardığı belirtildi.
Niğde Tepecik-Çiftlik höyüğünde kazı başkanı Doç. Dr. Erhan Bıçakçı ve ekibi, 9 bin yıl önce yaşayan insanların, 15-40 yaş aralığındaki kadın ve erkekler ile 8-10 yaş aralığında bir çocuğa ait kil ve kireçle sıvanarak süslenmiş kafatasları buldu. Çanak Çömlek Öncesi Neolitik Dönem olarak bilinen döneme ait olduğu belirtilen sıvalı kafataslarından birinin göz boşluğu içinde, 11 tek köklü diş olduğu ortaya çıktı. Diğer sıvalı kafataslarında olduğu gibi, bu kalıntıların da bir dizi pigment kullanılarak boyanmış bir malzemeyle kaplandığı belirlendi.
Mardin’de kazı başkanlığını Doç. Dr. Ergül Kodaş’ın yaptığı Çemka Höyük’teki bir kerpiç binanın tabanının altına gömülü, doğal nedenlerle 25-30 yaşları arasında ölen kadın ile bedeni üzerinde, çenesi ayrılmış ve ayaklarının ucuna konmuş bir yaban öküzü kafatası bulundu. Ayrıca bir keklik kanadı, bir sansar bacağı ve bir koyun veya keçinin kalıntıları da mezar çukurunda dağınık halde bulundu. Yakındaki diğer yapıların altında da başka 14 kişinin gömüldüğü ortaya çıktı. Sıra dışı defin işlemi nedeniyle kadının, 12 bin yıllık bir şaman olabileceği değerlendiriliyor.
KAFATASLARIYLA DOLU GİZEMLİ ODA
Şanlıurfa’da, Göbeklitepe’nin de dahil olduğu Taş Tepeler yerleşimlerinden biri olan, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem yerleşimi Sefertepe’de kafataslarıyla dolu bir oda ortaya çıktı. Doç. Dr. Emre Güldoğan’ın kazı başkanı olduğu araştırmada, özel bir yapıda, bir niş içerisine özenle yerleştirilmiş tek bir kafatası ile 22 kafatasının düzenli biçimde yerleştirildiği, ‘Kafataslı oda’ olarak adlandırılan bir oda tespit edildi. Bulunan oda, yaklaşık 12 bin yıl önce Taş Tepeler’de yaşayan ve ölen bazı kişilerin kafataslarının yerleşim içerisinde özel yapılarda belirli bir süre sergilendiğini gösteriyor.