Derby Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü David Sheffield, bu durumun zihinsel refahı etkileyebileceğini vurguluyor. Sheffield “Nevrotik bir yapıya sahip bireyler, telefonlarına daha fazla yönelme eğiliminde. Hatta pil ömrü gibi küçük detaylar bile bu kişilerde endişe yaratabilir” diyor.
Telefonların sadece bir iletişim aracı olmaktan çıkıp sürekli bir içerik kaynağı haline gelmesi, başka bir sorunu da beraberinde getiriyor. Nottingham Trent Üniversitesi’nden Dr. Zahir Hüseyin, sosyal medyanın sağladığı sonsuz içerik akışının, insanların alışkanlık haline gelen bilinçsiz bir şekilde ekran kaydırmasına yol açtığını belirtiyor. Hüseyin “Bu durum, bireylerin endişeli olduklarını ya da bir şeyleri kaçırma korkusu yaşadıklarını gösteren bir işaret olabilir” diyor.
İki telefon kullananlar kadar tek bir telefonla dahi sürekli bağlantıda olma zorunluluğu hissedenler de risk altında. London School of Economics’ten araştırmacı Maxi Heitmayer, her an ulaşılabilir olma beklentisinin insanları zihinsel olarak yıprattığını ifade ediyor. Heitmayer “İki telefon kullanan bireylerde bu durum daha da karmaşık hale geliyor. Dikkatleri sürekli bölünüyor ve bu zihinsel yük oluşturuyor” diyor.
Uzmanlar, telefon kullanımına sınır koymanın bu tür zihinsel yüklerin önüne geçebileceğini söylüyor. Özellikle iş telefonlarının sadece mesai saatlerinde kullanılması ve sosyal medya kullanımının sınırlanması zihinsel rahatlama sağlayabilir.
Telefon kullanımı modern hayatın bir parçası olsa da, bu alışkanlığı kontrol altında tutmak ruh sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Uygun sınırlar koyarak daha dengeli bir yaşam mümkün.