Son günlerde artan likidite fazlası ise önceki gün itibariyle 318 milyar lirayı aştı, TLREF faizi de yeniden yüzde 50’nin altında yüzde 47 seviyesine indi. TL mevduat faizleri ise 50 bin lira altı mevduata üç ay vadede yüzde 44 seviyelerinde. Ekonomi Gazetesi’nin haberine göre Ekonomist Uğur Gürses, likiditenin aylık depo veya likidite senetleriyle çekilmesinin en iyi yol olduğunu vurgularken Merkez Bankası’nın likiditeyi gecelik çekmesinin seçimden bu yana yüzde 110 artan para piyasası fonlarını beslediğine işaret etti.
Gürses, Merkez Bankası’nın likidite fazlası konusunda net bir fikrinin oluşmadığının anlaşıldığını vurguladı. Gürses yapılanları şöyle özetledi:
“Likidite fazlasını gecelik kotasyon ve birkaç günlük kırık vadeli depo alım ihalesiyle çeken Merkez Bankası, tüm zorunlu karşılık artışlarıyla azalttığı ama yeniden 200-300 milyar TL civarında olan likidite fazlasını neden vadeli olarak çekmiyor? Gecelik vadede kotasyonla para çekerken yüzde 47’lik faizi (faiz koridorunun tabanı) kullanıyor, en son 5 günlük kırık vadeli depo ihalesinde ise yüzde 50 ile para çekti. Politika faizi yüzde 50’de. Yani, kotasyonla gelemediği yere 1 haftayı geçmeyen vadede politika faizi ile para çekmeyi tercih ediyor. Öyle görünüyor ki banka uzun vadeli depo açarak yüzde 50’nin üzerine çıkmak istemiyor. Oysa mevduat pazarında orta boy tasarrufçuların bile karşı karşıya kaldıkları aylık mevduat faizi yüzde 40’larda. Bu da tasarrufları dövizde olan ve TL’ye dönme eğilimi olabilecek fonları ya da tasarrufçuları uzak tutuyor.”
Sermaye piyasasında yatırım fonlarında (para piyasası fonları) ise yüzde 45-50 arasında brüt getiri sağlanabildiğini vurgulayan Gürses, bu fonların ise ağırlıkla gecelik ters repo yaparak paralarını plase ettiklerini ve bu paraları da nihai Merkez Bankası’nın çektiğine işaret etti. Gürses, “Merkez Bankası likidite fazlasını gecelik çekerek neyi besliyor? Para piyasası fonlarını. 29 Mart’taki yerel seçimler sonrasında para piyasası fonlarındaki artış yüzde 110. Yani 403 milyar TL artarak 770 milyar TL’ye ulaştı. Tam 443 bin kişi ilave olmuş. Aynı dönemde (19 Temmuz itibariyle) bankacılık sisteminde vadeli mevduat, 6.9 trilyondan yüzde 22’lik artışla (1.5 trilyon) 8 .4 trilyona gelmiş. Bu artışın da kabaca yarısı 17 haftada oluşan birikmiş faizden gelmiş görünüyor” diye konuştu.
Gürses Merkez Bankası’nın kalıcı olarak likiditeyi çekmek ve para politikasında bir basamak daha sıkılık sağlamak, aktarım mekanizmasını kuvvetlendirmek için aylık depo veya Merkez Bankası likidite senetleri çıkarmanın en iyi yol olduğuna dikkat çekerek politika faizinin etkililiğinin 1 aylık vadeli mevduatta tam görülmediğini dile getirdi.
Merkez Bankası’nın normalde gecelik yatırımı özendirmemesi gerektirdiğine işaret eden Gürses, “Bankanın gecelik borç alma faizini yüzde 45’e indirerek koridoru alttan genişleterek, 1 haftayı aşan biçimde (aylık, 45 günlük) vadeli olarak depo alım ihaleleri ve/veya 30-45 günlük Merkez Bankası likidite senedi çıkarıp likidite fazlasını çekmeli. Likidite fazlasını çekmek için Merkez Bankası’nın elinde seçenekler varken, gecelik vadeden bir haftayı geçmeyen vadeye sıkıştırması bir hata” dedi. Ekonomist Gürses, bu konudaki ayrıntılı yorumlarına ugurses.net adlı bloğunda da yer verdi.
Yorumlar kapalı.