1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. İktisatçı Mahfi Eğilmez’den ‘2001 Krizi’ Uyarısı: ‘Her Geçen Gün Daha Geriye…’

İktisatçı Mahfi Eğilmez’den ‘2001 Krizi’ Uyarısı: ‘Her Geçen Gün Daha Geriye…’

featured
service

Geçen günlerde katıldığı bir yayında Türk Lirası’nın değer ölçme niteliğini kaybettiğini söyleyen Dr. Mahfi Eğilmez, bugünkü yazısında meseleyi ayrıntılarıyla ele aldı.

Para kullanımı öncesi tampa sistemini anlatarak yazısına başlayan Eğilmez, fiyatın nasıl oluştuğunu, enflasyonun ortaya çıkması ve devlet müdahaleleri sonucu fiyatın nasıl etkilendiğini saat örneğiyle anlattı. Mahfi Eğilmez, fiyat artışlarının bazı mal ve hizmetlerde enflasyon kadar, bazı mal ve hizmetlerde enflasyonun üzerinde arttığını anımsatarak, “Bu farklı fiyat artışları, fiyatlar arasındaki göreceli ilişkileri alt üst etti” ifadesini kullandı.

Dr. Mahfi Eğilmez’in dikkat çeken yazısı şöyle:

Bir mal veya hizmetin piyasadaki satış değerini belirleyen ölçü fiyattır. Para kullanımı, devreye girip de piyasayı düzenlemeden önce trampa (değiş tokuş) sistemi geçerliydi. Bir mal veya hizmet satın alacak kişi onun karşılığında bir mal veya hizmet vermek durumundaydı. Bu iki malın birbiriyle değiş tokuş ilişkisi bize göreceli fiyatları verir. A marka saat bin liraya, B marka saat iki bin liraya satılıyorsa bu iki saatin değişim değeri: B = 2A olur. İşte bu ölçü bize bu iki saatin birbiri karşısındaki göreceli fiyatını verir. Normal koşullarda enflasyon fiyatları arttırsa da bu değişim ölçüsü böylece kalır. Diyelim ki saatlerin yapısı, teknolojisi, kalitesi değişmemişken yüzde 50 enflasyon nedeniyle A marka saatin fiyatı 1.500 liraya, B marka saatin fiyatı da 3.000 liraya yükselirse değişim oranı (B = 2A) değişmeden kalır.

A marka ya da B marka saatin piyasa değerini kim ya da ne belirler? Bu değeri öncelikle o saatin maliyeti belirler. O saatin imalatında kullanılan malzeme ve girdiler, atölye kirasından ona düşen pay ve yapımı için harcanan emek gibi maliyet unsurlarının toplamı saatin maliyetini belirler. Bu, o saat için konulacak fiyatın alt limitidir. Bunun altında bir fiyatla satılırsa imalatçı/satıcı zarar eder. İş maliyetlerle kalmaz, o organizasyonu yapıp saati ürettirip satacak olanın da bir miktar kazanç sağlaması gerekir. Bu da maliyetin üzerine bir kâr payı eklenmesi gereğini doğurur. Buna göre bir mal veya hizmetin satış fiyatı o mal veya hizmetin maliyeti ve normal kârdan az olmaz. Normal kâr meselesi tartışmalıdır ama bir genelleme yaparsak; bir girişimcinin kullandığı sermayeye, üstlendiği risklere, katlandığı faize, harcadığı emeğe ve zamana karşılık elde etmesi gereken asgari kazanç normal kâr olarak kabul edilebilir. Bütün bunlar bir araya gelse de mal veya hizmetin satış fiyatını belirlemeye yeterli olmaz. Son aşamada fiyatı belirleyen iki güç vardır: Arz ve talep. Satıcı, A marka saati bin liraya satışa çıkardığında buna talep olmazsa, bir süre sonra satış fiyatını düşürmek zorunda kalır. Ya da eğer satışa sunulan miktarın üzerinde bir talep ortaya çıkarsa o zaman o talebe yanıt verecek arz artışı gerçekleşene kadar saatin fiyatı yükselir. Dolayısıyla bir mal ya da hizmetin satış fiyatını yalnızca maliyet + kâr hesapları değil aynı zamanda o mal ve talebe ilişkin arz ve talep belirler.

Fiyatların belirlenmesinde önemli bir unsur da başka mal ve hizmetlerin de fiyatlarını içeren genel fiyat düzeyidir. Eğer fiyatlar genel düzeyi artış halindeyse yani ekonomide enflasyon varsa o zaman saatlerin maliyeti ve dolayısıyla fiyatı da artar. Diyelim ki maliyeti 850 lira olan A marka saat, maliyetin üzerine yüzde 17,7 kâr payı eklenerek 1.000 liraya satılıyor olsun. Eğer enflasyon yoksa satıcı, aynı maliyetleri karşılayarak aynı malı yeniden üretip satmaya devam edebilir. Buna karşılık aylık yüzde 5 oranında enflasyon varsa işler farklı gelişecek demektir. İmalatçı/satıcının bu saati imal edip, vitrine koymakla satması arasında ortalama iki ay süre geçiyor olsun. Bu durumda mal satıldığında satıcının eline geçen 1.000 liranın satın alma gücü (aylık yüzde 5 enflasyon nedeniyle) yüzde 10 azalmış yani 1.000 lira, satıcıya ancak 900 liralık satın alma gücü bırakacaktır. Bir başka bakış açısıyla satıcı, reel olarak yüzde 17,7 değil yüzde 5,9 kâr elde etmiş olacaktır. Satıcı, bu fiyatla satmaya devam ederse bir sonraki satışından zarar etmeye başlar. Bu durumda satıcının yapacağı şey fiyatı 1.000 lira olarak değil 1.060 lira olarak belirlemek olacaktır. Bazı satıcılar, enflasyonun böyle devam edeceğini buna karşılık her ay fiyatı artırmasının mümkün olmayabileceğini düşünerek fiyatı geçmiş enflasyonun da üzerinde artırmaya yönelir. O zaman fiyatı (yüzde 17,7 kâr edecek şekilde) 1.060 lira değil, mesela 1.150 lira olarak belirler. Satıcı, bunu yaparak kendini korumaya çalışırken enflasyonu hem körüklemiş hem de ona süreklilik kazandırmış olur. Başlangıçta satıcı kendini korumuş görünse de bir süre sonra bu durum kendisi aleyhine de sonuçlar vermeye başlar. Geleceğe ilişkin beklentiler olumlu hale gelmeden bu tür önceden yansıtılmış bir enflasyonun önlenmesi pek mümkün değildir.

Bunlara ek olarak bir de siyasal iktidarın piyasanın işleyişine çeşitli yollarla (faizle, kurla, para basarak, vergilerle, tarım politikalarıyla, teşviklerle vb.) müdahalesi söz konusu olabilir. Eğer bu müdahaleler genel bir müdahale değil de farklı mal ve hizmetlere farklı biçimlerde yansıyan müdahaleler biçiminde olursa mal ve hizmetlerin göreceli fiyatları arasındaki ilişkiler bozulur. Yukarıdaki örneğimize tekrar dönelim. Diyelim ki hükümet A marka saate yüzde 10, B marka saate (lüks olduğu gerekçesiyle) yüzde 30 satış vergisi koymuş olsun. Bu durumda A marka saatin satış fiyatı 1.100 liraya, B marka saatin satış fiyatı 2.600 liraya yükselmiş olur ve bu durumda değişim denklemi B = 2,6A olarak değişir. Vergiden önce 1 adet B marka saatle 2 adet A marka saat değiştirilebilirken, vergi düzenlemesi sonrası 1 adet B marka saat verildiğinde karşılığında 2 adet A marka saat ve 600 lira alınır hale gelmiştir. Uygulanan farklı satış vergileri sonucu A marka saatin göreceli değerinde düşüş ortaya çıkmıştır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
İktisatçı Mahfi Eğilmez’den ‘2001 Krizi’ Uyarısı: ‘Her Geçen Gün Daha Geriye…’
Yorum Yap

You Can Subscribe To Our Newsletter Completely Free

Don't miss the opportunity to be informed about new news and start your free e-mail subscription now.

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Ankara Gündem Son Dakika Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Sosyal Medyada Biz