Ardıç, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın katılımıyla Ankara Etnografya Müzesi’nde düzenlenen ASO’nun “Geleneksel Büyükelçiler Resepsiyonu”nda jeopolitik ve politik risklerin yoğunlaştığı bir dönemden geçildiğini söyledi.
Başta küresel güvenlik sorunu olmak üzere, politik belirsizlik, enflasyon ve yüksek faiz sürecinden geçildiğini belirten Ardıç, “Küresel piyasalarda, uzun dönemli enflasyonun görece olarak hala yüksek olduğu, büyümenin zayıfladığı ve para politikasında sıkılaşmanın devam ettiği makroekonomik yapıyla karşı karşıyayız.” ifadesini kullandı.
Ardıç, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’nun kesişme noktasında yer alan Türkiye’nin, bir köprü görevi gördüğüne işaret ederek, bu stratejik konumun, ülkeye ticaret, lojistik ve enerji geçiş noktası olma açısından büyük avantaj sağladığını dile getirdi.
Genç ve dinamik nüfusun, ekonomik büyümenin itici gücü olarak önemli bir rol oynadığını kaydeden Ardıç, şöyle devam etti:
“İş gücüne katılım, yenilikçilik ve teknolojiye adaptasyon konusunda büyük fırsatlar sunuyor. Türkiye, hızla büyüyen, dünya ile ekonomik bütünleşmesini sürdüren, 85 milyon nüfusuyla yatırımcılara geniş imkanlar sunan büyük pazar konumundadır ve etki alanı çok geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır. Küresel resesyon kaygılarının gölgesinde geçen ve risk algısının oldukça yüksek olduğu 2023’te sanayicilerimiz ve ihracatçılarımız sayesinde ülkemiz önemli ihracat rakamlarına ulaşmıştır. Türkiye, bölgesel ve küresel bir üretim üssü olabilecek potansiyele sahiptir.”
Ardıç, Ankara’nın sanayi ve teknolojinin de başkenti olma yolunda güçlü adımlarla ilerlediğine dikkat çekerek, ülke üretiminin giderek katma değeri daha yüksek olan imalat ve bağlantılı hizmet sektörlerine doğru geliştiğini vurguladı.
Ankara’nın, Türkiye’nin teknoloji ve araştırma-geliştirme faaliyetlerinin merkezlerinden biri olduğunu bildiren Ardıç, “Başkentte yer alan teknoparklar, savunma sanayi, bilişim, biyoteknoloji ve enerji gibi yüksek teknolojiye dayalı sektörlerde faaliyet gösteren birçok yerli ve yabancı şirkete ev sahipliği yapmaktadır. Ankara’nın AR-GE altyapısı, yenilikçi projelere ve girişimlere yatırım yapmayı düşünen yabancı sermaye için büyük bir cazibe merkezi oluşturmaktadır. İlimiz ayrıca makine, medikal, ulaştırma, elektrik-elektronik, yenilenebilir enerji, madencilik ve müteahhitlik gibi güçlü sektörleriyle öne çıkmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Ardıç, ASO olarak, başkentin üretim ve ihracat potansiyelinin artırılmasına yönelik çeşitli faaliyetler yürüttüklerini ve araştırmalar yaptıklarını anlatarak, geçen hafta sonu, odanın hazırladığı 2018-2023 yıllarını kapsayan Ankara’nın Dış Ticaret Analizi ve Teknolojik Boyut Çalışma Raporu’nu yayınladıklarını belirtti.
Gümrük Birliği vurgusu
Gümrük Birliği‘nin 1995’ten bu yana Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında ekonomik işbirliğini güçlendiren en önemli araçlardan biri olduğunun altını çizen Ardıç, şu ifadeleri kullandı:
“Dünya ekonomisinde ve ticaretin doğasında meydana gelen değişiklikler, bu anlaşmanın yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. AB’ye üye olmadan imzalayan tek ülke olarak bunun dezavantajını yaşıyoruz. Gümrük Birliği‘ni oluşturan 1’e 95 sayılı Ortaklık Konseyi kararının revize edilmesi gerekiyor. Bu kapsamda, AB ticaret politikası oluşturulurken Türkiye ile danışma prosedürleri güçlendirilmeli, iki taraf arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümü için etkin bir mekanizma kurulmalıdır. Yine Türkiye’nin AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarının dışında kalması sorununun çözümlenmesi ve kara yolu taşımacılığındaki kotaların kaldırılması gibi konular yer alıyor. Gümrük Birliği ile ilgili bir diğer konu da vize sorunu. İş görüşmeleri ve anlaşmaları yapmak, fuarlara katılmak için AB ülkelerine seyahat etmek isteyen iş insanlarımız vize engeliyle karşılaşmaya devam ediyor. Bu durum maddi bir külfet, zaman kaybı ve psikolojik bir bariyer oluşturuyor, Gümrük Birliği’nin işleyişini de olumsuz etkiliyor. Özetle malların serbest dolaşımı için karşılıklı imza atıyoruz, malları serbest dolaştırıyoruz ancak bunları üreten sanayicilerimiz sınırda bekletiliyor, vize alamıyor, ürünlerini fuarlarda bile sergileyemiyor. Bu sorunun çözülmesi için tekrar gündeme getirmenin faydalı olacağını düşünüyorum.”
Ardıç, Ankara’nın son yıllarda yapılan yatırımlarla önemli bir noktaya geldiğini dile getirerek, yüksek ve orta yüksek teknolojide ciddi yatırım alan başkentin gelecek yıllarda Türkiye’nin teknolojik üretim ve ihracat üssü olacağını bildirdi.
Çalışmalarına başladıkları “ASO Ankara Teknoloji Üssü” projesiyle başkentin teknoloji üretim ve yüksek katma değer düzeyini üst seviyeye çıkarmayı hedeflediklerini ifade eden Ardıç, şunları kaydetti:
Yorumlar kapalı.