Pakistan’ın kuzeyindeki Hunza Vadisi’nde yaşayan Hunza Türkleri, ortalama 120-130 yıl yaşayan bireyleriyle dünya genelinde dikkat çekiyor. Yaşlanmaya adeta meydan okuyan bu topluluk, kansere yakalanmadan sağlıklı bir ömür sürmeleriyle bilim dünyasının da ilgisini çekiyor.
Hunza Türklerinin uzun ömürlerinde yaşadıkları bölgenin temiz doğası büyük rol oynuyor. Temiz hava, mineralli su kaynakları ve tamamen doğal besinlerle beslenmeleri, sağlıklarını korumalarına yardımcı oluyor. Kendi yetiştirdikleri sebzelerle beslenen Hunzalar, hayvancılıkla uğraşarak organik süt ürünleri üretiyor. Günlük diyetlerinde sütlü darı, yoğurt, peynir ve kımız gibi besinler önemli bir yer tutuyor.
Hunza Türklerinin en dikkat çekici özelliklerinden biri, toplumda kronik hastalıklara rastlanmaması. Özellikle kanser vakalarının görülmemesi, bu topluluğun sağlıklı yaşam sırrını arayanlar için ilham kaynağı oluyor. Hunzaların kendi yetiştirdikleri meyve ve sebzelerle beslenmeleri, hastalıklardan uzak kalmalarına katkı sağlıyor. Ayrıca, çok fazla et tüketmemelerine rağmen, etli yemeklerinde bol baharat kullanarak lezzetli ve sağlıklı yemekler yapmalarıyla biliniyorlar.
Hunza Türkleri, atalarından miras kalan göçebe kültürü sürdürüyor. Mevsimlere göre farklı bölgelerde konaklayan bu topluluk, tarım ve hayvancılıkla uğraşarak doğaya uyumlu bir yaşam tarzını benimsiyor. Göçebe kültürlerinin izlerini taşıyan Hunzalar, doğayla iç içe, sade bir hayat sürüyor.
Hunza toplumunda yaş kavramı bizimkinden farklı. 65-70 yaşında anne olmak sıradan kabul edilirken, 100 yaşında ölen biri için “genç öldü” denebiliyor. 130 yılın üzerinde yaşayan bireyler, Hunza Türkleri için sıradan bir durum ve yaşlılık bu toplulukta oldukça geç gelen bir kavram.
Yorumlar kapalı.