Davaya mevzu olan vakit bakımından hak düşürücü sürecin geçmediğini ve fiili çalışmanın şahitlerin anlatımıyla kanıtlanacağını belirterek davalıya ait dükkanında 1 Nisan 1999 ile 23 Nisan 2000 tarihleri arasında çalıştığının tespit edilmesine karar verilmesi arzında bulundu. Davalı, şikayetçinin ilk sigorta girişinin yapıldığı 24 Nisan 2000’den evvel dava arzuhalinde belirtilen 1 Nisan 1999 ile 23 Nisan 2000 tarihleri aralığında tarafına ait işyerinde devamlı çalışarak hiçbir itirazda bulunmadığını aktardı.
Davaya dahil olan SGK, davanın hak düşürücü vakit içerisinde açılmadığını, şikayetçinin çalıştığını beyan ettiği yarıyılın bordrolarında adının yer almadığını, fiili çalışma olgusunun şüphe vazgeçmeden kanıt edilmesi gerektiğini söyleyerek davanın reddini istedi. Her iki tarafı da dinleyen duruşma, şikayetçinin bildirdiği ve resmen tespit edilen komşu işyeri şahitlerinin de devamlı çalışma iddiasını doğruladıkları, beyanların birbiri ile meblağlı ve bordro şahidinin beyanlarıyla da geçimli olduğunu göz önünde bulundurdu.
Bütün dosya dahilinde ispatlar ve şahit beyanlarının bir arada değerlendirmeye alındığı şikayetçinin davalıya ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığı kararına varıldığı bahanesiyle davanın kabulüne, şikayetçinin davalıya ait dükkanında 1 Nisan 1999 ile 23 Nisan 2000 tarihleri aralığında çalıştığının tespitine varıldı.
SGK’nın kararı istinafa götürmesinin ardından Bölge Adliye Duruşması Hukuk Dairesi itirazı kabul etmedi. SGK ise bu sefer kararı Yargıtay’a taşıma yoluna müracaat etti. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi zaman aşımından dolayı kararın bozulması gerektiğine hükmetti. Tekerrürden görülen davada duruşma ilk karar yolunda ilerledi. Ancak SGK’nın temyizi sonrasında hadiseye Yargıtay Hukuk Genel Heyeti el attı.