Hakan Yılmaz imzasıyla yayımlanan raporda, para politikasının başarısının maliye politikasına bağlı olduğu vurgulandı. Yılmaz, “Enflasyonun beklentilerin üzerinde çıkması harcamalar üzerinde ciddi bir baskı yaratacak” diyerek, düşük büyümenin de vergi gelirlerini azaltacağını ifade etti.
TEPAV, 2025 yılında ekonomik programın farklı senaryolara göre hazırlanmamasının ve mali risklerin sayısallaştırılmamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirtti. Raporda, “Değişimin yönünü belirleyen politikaların anlaşılması açısından, iletişim programları yanında 2025 yılında mali tedbirlere siyasetin uyum göstermekte zorlanması ve ekonomideki aktörlerin programa sadece kendi cephelerinden bakması, çok boyutlu iyi gereken bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır” denildi.
Raporda şöyle devam edildi:
“Enflasyonun beklentilerin üzerinde çıkması ilave tedbir alınmadığında özellikle harcamalar üzerinde ciddi bir baskı yaratacaktır. Düşük büyüme ekonominin beklentilerin üzerinde daralması doğrudan vergi tahsilatını aşağı çekerken, sosyal harcama programları üzerindeki mali baskıyı artıracaktır. Gelirlerin enflasyondan olumlu etkilenmesinin daha sınırlı kalması ve düşük büyümenin eşlik etmesi doğrudan bütçe açığını yukarı çekecektir.
2025 yılında ekonomik programın farklı senaryolara göre hazırlanmamış olması, mali tedbirlerin detaylandırılmaması ve mali risklerin sayısallaştırılmaması mali yönetim açısından risk unsurlarıdır. Hızla buradan başlamak programın kredibilitesi açısından önemli görülmektedir.
Sonuç olarak değişimin yönünü belirleyen politikaların anlaşılması açısından, iletişim programları yanında 2025 yılında mali tedbirlere siyasetin uyum göstermekte zorlanması ve ekonomideki aktörlerin programa sadece kendi cephelerinden bakması, çok boyutlu iyi gereken bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.”
Bütçe hedefleri açısından riskli görünen temel hususlar şu şekilde sıralandı:
“Hedeflenen enflasyonun yukarı yönlü sapmasına göre ücret artışlarının devreye girmesiyle personel ödeneklerin yetersiz kalması riski. Özellikle yılın ilk yarısındaki artışlar ile 2024’ün son üç ayındaki artışlar personel maliyetleri üzerinde belirleyici olacaktır. Yıllın son üç ayındaki gelişmelerle yaklaşık 4 puanlık bir enflasyon farkı verilmesi durumunda 2025 yılında ücret artışı yüzde 15-16 bandına çıkmaktadır (ortalamalar üzerinden ise artış yüzde 23-24). Yıl içinde ilk altı aylık enflasyonun yüzde 6’yı aşması durumunda en iyimser senaryoda bile toplam ödeneklerinin yüzde 10 seviyesinde aşılması muhtemel görülmektedir (örneğin 3 puanlık enflasyon farkı verilmesi durumunda).
Yorumlar kapalı.