Hastanın kuyruk sokumundan kaynaklı bir kanser tanısıyla başvurduğunu belirten Ortopedi Bölümünde görevli Doç. Dr. Fevzi Sağlam, “Tabii bu kanser sadece kuyruk sokumunda kalmayıp; hastanın leğen kemiklerini, idrar torbasını, tüm kalça kaslarının tamamını ve bağırsaklarında bir kısmını da tutmuş hale geldi. Ayağı besleyen önemli arterleri de tamamıyla içine almıştı. Ama hastanın bu şansız durumuna rağmen şanslı olduğu kısmı bu kanser sadece bu bölgede sınırlı olup özellikle bizim için tedaviyi planlarken en önemli olan başka bir organa yayılımı yoktu. Hasta aslında birçok büyük merkezde birçok büyük ilde hem özel hem de kamu hastanelerine başvurmuş ama yapılabilecek tedavi olarak kitlenin büyüklüğünden ve sarmış olduğu organlardan dolayı herhangi bir cerrahi tedavi yapılamaz tanısı konulmuş. Hasta bize geldikten sonra gerekli tetkiklerini, görüntülemelerini tekrar yaptık. Hastayı Ortopedik Onkoloji Konseyimizde tekrar değerlendirdik. Biz bu hastayı nasıl tedavi edip bu kanserden kurtarırız diye açıkçası çok kafa yorduk. Sonra hastaya, dünya genelinde de çok nadir yapılmış olan ameliyatlardan biri olan ‘Hemikorperektomi’ dediğimiz belden aşağısını tamamıyla kesip tümörlü organlarla beraber tümörü ayırma ameliyatını yapmaya karar verdik. Tabii bu zor bir ameliyat, hasta içinde gerçekten cerrahi sırasında yaşamına mal olabilecek bir ameliyat. Bunların hepsini aileyle, hastayla defaten konuştuk çünkü çok nadir yapılan bir ameliyat. Ama iyi geçerse de hastamızın bu kanserden kurtulacağını düşündüğümüzü belirttik. Hasta ve ailesi belli bir süre düşündükten sonra bu ameliyat için onay verdi. Bu bir ekip işi ve bu ekipte; ortopedist, kaplama cerrahisi, üroloji, anestezi, ameliyathane hemşirelerimiz ve ameliyathanedeki personelimizin hepsi ile biz bu ameliyatın aslında provasını yaptık. Ameliyat süreci yaklaşık 13 saat sürdü. Hastamız ameliyata girmeden önce 55 kiloydu, kitleyle beraber hastanın belden aşağısını kestiğimizde yaklaşık 25 kilogramlık bir vücut uzvunu kaybetmiş oldu. Geriye hastanın 30 kilogramlık bir vücudu kaldı, yani yüzde 45’ini almış olduk” dedi.
Hastanın yürüyemediğini belirten Sağlam, “Cerrahi sonraki süreçte yaklaşık 40 günlük bir yoğun bakım süreci oldu. Hastamız bu süreci; anestezinin gerçekten çok iyi hasta takibi, çok iyi yönetmesiyle gayet iyi bir şekilde atlattı. Yaklaşık 45 gün oldu hastamızı ameliyat edeli ve ortopedi servisimizde takip ediyoruz. Bu ameliyat açıkçası bazı kanserlerde, seçilmiş vakalarda tutulum yerine bağlı olarak eğer ümidini kaybetmiş hastalarda ya da cerrahi yapılamaz denilen hastalarda küçükte olsa bir ümit olabilir hastaya. Bu büyük ameliyatla onlara küçük de olsa bir ümit verebiliriz diye düşünüyorum. Hastamız bize geldiği zaman zaten yürüyebilen bir hasta değildi. Yine sedyeyle getirilmişti. Çok şiddetli ağrıları vardı. Bu ameliyatı olmasa da hasta açıkçası belki birkaç ay gider ya da gidemez, yani hayatını kaybedecekti bu hastalıktan dolayı. Yürüyemeyen bir hastamızın, ona yük olan uzvunu yani belden aşağısını omurgadan itibaren keserek sağlam vücuttan ayırmış olduk bu kanserli dokuyu. Şimdi hastanın kolostomi dediğimiz bağırsak için ve ürostomi dediğimiz idrar için bir torbası var. Bununla beraber üst ekstremitesini, kollarını rahatlıkla kullanabiliyor. Hastamız, yaşamını kendi başına idame ettirebilecek düzeye gelecek. Bizleri her zaman destekleyen hastanemiz Başhekimliği ve İl Sağlık Müdürlüğümüz’e teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
Anestezi ve Reanimasyon Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Fuat Erdem, “Tabii bizler klinik olarak belki Türkiye’de de bu konuda tecrübe edilmiş merkezlerimiz yoktu. Bizim de kendi tecrübelerimiz yoktu. Öncelikle dünyada bu gibi literatüre neler yapılmış, biz bir literatür taraması yaptık. Ve bu cerrahi ekipte birçok klinik ameliyata girecekti. Onlarla saatler süren bir konsey yaptık. Ameliyat sırasında nelerle karşılaşabileceğimizi belirledik. Hasta ve hasta yakınlarına da ameliyat sürecinde yaşanan problemler anlatıldı. Ben burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum; hastanın yaşam isteği, arzusunun çok yüksek olması ve aile desteğinin buna çok katılmış olması belki bizi motive etti. Bu konuda ben hem kendisine hem ailesine çok teşekkür etmek istiyorum. Tabii ameliyat süresinde bazı sıkıntılar yaşadık, ama bunları aşabildik. Daha sonra yoğun bakım süreci vardı. Yoğun bakım sürecinde gerçekten yoğun bakım ekibimiz hekimlerimiz, hemşire arkadaşlarımız hepsi inanılmaz bir insan gücü emek sarf etti. Hastayla özdeşleştiler, hastayı kendilerine kabul ettiler ve inanılmaz bir şekilde emek sarf ettiler. Yaklaşık 40 gün süren bir süreç neticesinde hastamız şu anda serviste. Belki biz hastamızdan daha mutluyuz, onu çok net ifade edebilirim. Kendisine güzel bir yaşam diliyoruz bundan sonra” şeklinde konuştu.
Yorumlar kapalı.