Suriye’deki gelişmelerin Orta Doğu’nun tamamını etkileyecek yeni bir sürecin başladığına işaret ettiğini belirten Uçum, “Suriye devrimiyle bölgede tetiklenen süreç, adil bir yeni dünya düzenine kapı aralayacak bir umudu da yeşertebilir” dedi.
Uçum, “Suriye’nin birliğini ve geleceğini güvence altına alacak kapsayıcı yeni bir anayasa çalışması Türkiye’nin destek olduğu ve fikren katkı yaptığı bir faaliyet olarak gelişebilir” ifadelerini kullandı.
Mehmet Uçum’un yazısı şöyle:
“Suriye’deki Halk Devrimi sadece Baas ve Esed diktatörlüğünü yani bu kanlı rejimi sona erdirmedi. Bu devrim Orta-Doğu’nun tamamını etkileyecek yeni bir sürecin başladığına da işaret ediyor.
Suriye devrimiyle bölgede tetiklenen süreç, adil bir yeni dünya düzenine kapı aralayacak bir umudu da yeşertebilir.
Belirtelim ki Orta-Doğu (Ortadoğu) adlandırması oryantalisttir. Bölgenin çeşitliliğini, tarihi ve kültürel zenginliğini göz ardı eder ve batının bu coğrafyaya bakış açısını yansıtır. Bu nedenle daha objektif ve bölgenin bağlamına uygun bir isme ihtiyaç var. İsimlendirme çalışmasında alanın uzmanları ve akademisyenlere görev düşüyor.
Bir yenilik olarak Orta-Doğu yerine “Merkez Afro-Avrasya” adıyla başlanabilir. “Merkez Afro-Avrasya” adı, coğrafi ve tarihsel bağlamda, bölgeye yönelik oryantalist yaklaşımlardan uzak daha tarafsız ve objektif bir isimlendirme sunar. Aynı zamanda bölgenin stratejik önemini, kültürel çeşitliliğini ve tarihsel rollerini de doğru bir şekilde ifade eder.
Yine batı merkezli tanıma dönersek Orta-Doğu, farklı gruplandırmalar olmakla birlikte, genellikle aşağıdaki ülkelerden oluşan bölge olarak kabul edilir:
Suriye, Irak, Katar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Ürdün, İsrail, Lübnan, İran, Filistin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Bahreyn, Yemen, Mısır, Afganistan, Pakistan, Tunus, Cezayir, Libya, Sudan, Fas.
Yorumlar kapalı.