Kılıçer, geçen yıl baz alındığında pazarda bir düşüş olabileceğini öngördüklerinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak bugüne geldiğimizde, pazar satış adetlerinin korunduğunu görüyoruz. Buradan hareketle pazarın 2024 sonunda 1,1 milyonluk satış adedine ulaşmasını bekliyoruz. Kredi faiz oranlarının yüksek ve krediye erişimin zorlaştığı bu yıl, GSR regülasyonları sebebiyle stokları eritmek için yapılan agresif kampanyaların satış adetlerine olumlu yansıdığına şahit olduk. Satışlara baktığımızda, SUV otomobiller adet bazında yüzde 12 artış gösterirken, gövde tipine göre de SUV otomobillerin yüzde 56,2 pazar payına ulaşarak öne çıktığını görüyoruz. 2024’te Honda olarak biz de farklı segmentlerdeki hibrit SUV modellerimize yönelik iletişimimizi sürdürdük ve makyajlı HR-V modelini de hibrit SUV ailemize ekleyerek bu trende destek verdik.”
Kılıçer, 2023’e göre elektrikli otomobillerin satışının yüzde 50 ve hibrit araçların da yüzde 55 civarında arttığını belirterek, Honda’nın elektrikli araçlara geçiş sürecinde hibrit araçları akıllı çözüm olarak sunduğunu, bu stratejinin kilit rolde olduğunu söyledi.
Özellikle Togg gibi yerli ve elektrikli bir otomobil markasının pazarda varlık göstermesinin hem elektrikli araç altyapı çalışmalarını hem de şarj istasyonları yatırımlarını pozitif anlamda etkilediğine işaret eden Kılıçer, şu ifadelere yer verdi:
“Birçok marka, gelecek vizyonları kapsamında rekabeti dikkate alarak yeni hibrit ve elektrikli pek çok modeli Türkiye pazarında satışa sunuyor. Biz de hibrit ve elektrikli otomobiller konusunu yakından takip ediyoruz, bu yıl büyüyen hibrit ürün gamımızla müşterilerimizin ihtiyaçlarına odaklanıyoruz. Honda kullanıcılarına en iyi şartlar altında en doğru elektrikli modellerimizi sunmak için orta-uzun vadeli planlamalar üzerinde çalışıyoruz. Elektrikli araçlara geçişte Türkiye’nin altyapı gelişimine paralel olarak planlarımızı şekillendiriyoruz.” diye konuştu.
Kılıçer, 2024 yılının küresel otomotiv sektörü için elektrikli araçların sorgulanması ve ekonomik dalgalanmaların etkileriyle şekillendiğini belirtti.
Çin, ABD ve kısmen Avrupa’da elektrikli araçlara olan talebin büyüdüğünü anlatan Kılıçer, “Avrupa pazarında Çinli üreticilerin artan etkisi, ulusal markaların rekabet stratejilerini yeniden değerlendirmesine yol açtı. Ekonomik zorluklar ve faiz oranlarının yükselmesi ise özellikle batı pazarlarında tüketici talebini baskıladı. Avrupa’da bazı fabrikaların kapanmasıyla üretimin Doğu Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’ya yönelmesi dikkati çekti. Bu trend, üretim maliyetlerini azaltmayı amaçlarken, salgın döneminde başlayan lojistik ve küresel tedarik zincirlerindeki değişimin etki alanını genişletti. Genel olarak sektörde önemli dönüşümlerin yaşandığı, zorlukların yanı sıra hibrit ve elektrikli araçlarla yeni mobilite çözümlerinde büyük fırsatların doğduğu bir yıl oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Yorumlar kapalı.