Kiracı itiraz etti, mahkeme ise kiracının baskı altında imzaladığı iddiasını kabul ederek davayı reddetti. Ancak Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebiyle Yargıtay, taahhütnamenin geçerli olduğuna karar verdi; kiracının baskı iddiasını somut delillerle ispatlayamadığı ve taahhütnamenin serbest iradeyle verildiği vurgulandı.
Konuyu Gayrimenkul Hukuku Uzmanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, Hürriyet’ten İsmail Sarı’ya değerlendirdi. Kiraz, yaptığı değerlendirmede tahliye taahhütnamesinin Borçlar Kanunu kapsamında geçerli bir belge olduğunu belirtti. Kiraz, “Taahhütname, kira sözleşmesiyle aynı tarihte değilse, baskı iddiasını ispatlamak zorlaşır” dedi.
Kiracının baskı iddiasını ispatı için somut deliller gerektiğini söyleyen Kiraz, “Yargıtay, belge üzerindeki tarihin sonradan eklendiği iddiasının başka bir belgede kanıtlanmasını şart koşuyor. Tanık beyanı bu konuda yeterli değil” ifadelerini kullandı. Ayrıca, kira süresi içinde tarafların birlikte imzaladığı ek protokollerle tahliye taahhütnamesinin geçersiz sayılabileceğini ekledi.
Kiraz, boş bırakılan taahhütnamelerin de geçerli olduğunu, tarih gibi bilgilerin sonradan eklenmesi iddialarının da somut delille desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Örneğin, kiracının ev sahibine e-posta yoluyla yaptığı itiraz ve mal sahibinin kabulü gibi somut kanıtların önemli olduğunu belirtti. Ancak, bilirkişi incelemesi ile bu tür iddiaların kanıtlanmasının zor olduğunu sözlerine ekledi.
Yargıtay’ın bu kararı, tahliye taahhütnamesiyle ilgili tartışmalarda hukuki zeminin netleşmesi açısından önemli bir emsal oluşturuyor.














Yorumlar kapalı.