Şikayet üzerine Mersin 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, sanık Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca yargılandı. Mahkeme, sanığa hakaret suçundan 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası verdi. Sanık, ifadelerinin hakaret içermediğini savunarak karara itiraz etti ve dosya temyiz için Yargıtay’a taşındı.
Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozarak, sanığın kullandığı ifadelerin hakaret suçu kapsamında değerlendirilemeyeceğine hükmetti. Dairenin kararında, hakaret suçlamasına ilişkin korunan hukuki değerlerin “kişilerin onur, şeref ve saygınlığı” olduğu vurgulandı.
Kararda, sanığın şikayetçiye yönelik kullandığı sözlerin “onur, şeref ve saygınlığı rencide edici boyutta olmadığı” belirtilerek, “Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi gerektiği, sözlerin açıkça onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını ya da sövme fiilini oluşturması gerektiği” ifade edildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin kararında, sanığın kullandığı sözlerin rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzında olduğu, ancak hakaret suçunun unsurlarını taşımadığı kaydedildi. Bu nedenle sanığın beraat etmesi gerektiği halde mahkumiyetine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ifade edildi.
Yargıtay’ın bu kararı, hakaret suçunun unsurları ve sınırları konusunda önemli bir emsal teşkil ediyor. Kararda, rahatsız edici ve kaba ifadelerin her zaman hakaret suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu tür ifadelerin hakaret suçu oluşturabilmesi için onur, şeref ve saygınlığı rencide edici boyutta somut bir fiil veya olgu isnadını içermesi gerektiği vurgulandı.
Yorumlar kapalı.