“Arz talep mekanizması beklendiği gibi işliyor ve döviz kuruna müdahale edilmiyor. Şu an belli bir talep mevcut ve buna karşılık yeterli döviz girişi sağlandığı için kurda yatay bir seyir izleniyor. Seçimlerin ardından popülist politikalara başvurulmadı ve ekonomi programı da planlandığı gibi ilerliyor. Güven arttıkça dövizde önemli bir yukarı yönlü baskı oluşmuyor”
Haber Global’e değerlendirmede bulunan Döngel, “Turizm gelirlerinin zirve yapacağı bir döneme giriyoruz. Bu, kurun yatay seyretmesini destekleyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, çok çeşitli dinamikler de devrede. Doların 20-25 lira seviyesine düşmesinin iyi olacağını düşünsek de bu durum farklı sonuçlar doğurabilir. İthal ürünlerin fiyatlarının aynı oranda düşeceğini varsaymalıyız. Örneğin, otomobiller ve elektronik cihazların fiyatları %35-40 azalırsa, bu talep artışına yol açar ve ithalatımızı artırır.
Aynı zamanda, bizim ihraç ettiğimiz ürünler yabancılar için daha pahalı hale gelir. Dolayısıyla, değersiz bir TL istemediğimiz gibi, çok değerli bir TL’yi de arzulamıyoruz.
Merkez Bankası’nın açıklamalarına göre, kurun hem yükselmesine hem de düşmesine karşı müdahaleler yapılacak. Genellikle enflasyon oranına yakın bir değer kaybı bekliyoruz. Doların 30 liranın altına inmesine izin verileceğini düşünmüyorum. Yıl sonunda 40 lira seviyelerinde bir kur görmemiz, beklentilere paralel olarak sürpriz olmaz. Eğer dolar 30 liranın altına düşerse, Merkez Bankası alışılmışın aksine bu sefer alıcı olarak devreye girer ve rezervlerini artırarak düşüşü engellemeye çalışır. Doların 32 liradan 40 liraya çıkması, yaklaşık %25’lik bir artış anlamına gelir ve bu da kabul edilebilir bir seviyedir.
Merkez Bankası’nın faiz politikası hakkında konuşan Öngel, “2024 yılını %50 civarında bir faiz oranıyla tamamlamasını bekliyorum” ifadelerine yer verdi.
Yorumlar kapalı.