TBMM Genel Kurulu’nun enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifinin görüşmelerine bugün başlaması bekleniyor. Zeytinlik alanlarda madenciliğe izin veren düzenleme tepkilere rağmen geçtiğimiz hafta ilgili komisyondan geçmişti. Kanun yasalaştığında, maden ve enerji projeleri için gerekli izinler tek bir kurum bünyesinde toplanarak ‘süper izin’ mekanizması devreye sokulacak. Böylece ihale ve ÇED süreci daha çabuk halledilecek. Ayrıca 5 termik santralin yer aldığı havzadaki zeytinlikler taşınacak ya da kesilecek.
Çevre örgütleriyle derneklere göre; konu, yalnızca zeytinlikler ile ilgili değil. Düzenleme, şahsa ait tüm tarım alanlarını ve koruma altındaki ormanları da madenciliğe açmanın bir adımı. Çünkü değişikliklerinden biri, maden yasasına eklenecek geçici madde ile zeytinliklerin elektrik üretimi için kömür madenciliğine açılmasına yönelik… ANKARAGÜNDEM’a konuşan avukat İsmail Hakkı Atal “Buradaki en önemli noktalardan biri, Türkiye tarihinde ilk kez ‘adrese teslim’ bir yasa hazırlanması… Belirlenen koordinatlardaki zeytin alanları, bilhassa bazı şirketlerin kullanımına açılacak. Kanunda gösterilen koordinatlar, daha önce yağmalanan Akbelen Ormanları ile Yatağan bölgesini işaret ediyor. Yeniköy-Kemerköy ve Yatağan Termik Santrali’nin de bulunduğu kamulaştırılacak alan kroki ile belirlenmiş” dedi.
Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerini işlevsizleştiren ve hızlandıran hükümlere dikkat çeken Hakkı Atal “Şirketler, önceden ön arama, genel arama, detay arama diye üç bölüme ayrılan bir arama ruhsatı alıyordu. Ardından ÇED’e girişebiliyorlardı veya ‘ÇED gerekli değildir’ kararı çıkıyordu. Artık ruhsat alma esnasında da ÇED süreci başlayabilecek. Mevcut durumda çevre tahribatı söz konusu olduğunda halk, konudan haberdar olduğu an direnişe başlıyor. Sürecin hızlandırılmasıyla direnişlerin önüne geçilecek” tespiti yaptı.
Bölgedeki zeytinliklerin yine yakınlarda bulunan ve kömür ihtiyacı olan iki termik santralin madene ulaşmaları için “engel” oluşturduğuna işaret eden Çevre Mühendisi ve Ekolojist Deniz Gümüşel “Şirketler, zeytinliklerin kendilerine verilmesi için yıllardır lobi yürütüyordu. Bir kere bu kanun teklifi, anayasaya aykırı. İkincisi, Zeytincilik Kanunu’na aykırı. Yeni düzenleme, söz konusu kanunu geçersiz kılmayı amaçlıyor” tepkisini gösterdi. 1939 yılından beri yürürlükte olan Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun, zeytinliklere zarar vermeyi yasaklıyor; köylülere bakımını sağlayamamaları durumunda ceza kesmeyi öngörüyor.
İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, Türkiye’de 204 milyon civarında zeytin ağacının tehlike altında olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “Bu ağaçların 185 milyonu zeytin veriyor. Henüz daha zeytin verimi olmayan da var.” İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel ise, şöyle konuştu: “Milas-Yatağan’da, üzerinde zeytinlik ve orman olan 400 bin dönüm toprak ile 55 köy yok olma tehdidiyle karşı karşıya. Sadece İkizköy’de 45 bin zeytin ağacı mevcut. Acele kamulaştırma, bu yasa ile mümkün hale getiriliyor. Köylülere ait tapulu araziler dahil olmak üzere koruma altındaki tüm alanların önce kömür madenleri, daha sonra başka amaçlar için kullanılmasının önü açılıyor. Kamulaştırma kararı tapu yerine geçecek. Topraktan hayatını kazanan insanların ellerindeki son varlıklarına doğrudan el konulabilecek. Eğer böyle bir talan olursa ekolojik kriz yaşarız. Topraklar çoraklaşır, çölleşir. Peki biz nasıl nefes alacağız?..” Kanunun yasalaşması halinde çevre dernekleri ve muhalefet partileri tarafından protesto edilerek Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi planlanıyor.
Yorumlar kapalı.