AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, emeklilik sisteminin güncellenmesi, haftalık çalışma süresinin düşürülmesi ve bazı davaların istinafa gitmeden doğrudan Yargıtay’a gönderileceği yönündeki iddialarla ilişkin açıklamalarda bulundu.
Güler, emeklilik sisteminin uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Avrupa ülkelerinde emeklilik yaşının genellikle 65 ila 70 arasında olduğunu, Türkiye’de ise emeklilik yaşının çok daha düşük olduğunu belirten şunları söyledi:
“Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde bizim ülkemizde olduğu gibi 40’lı, 45’li ve 50’lili yaşlarda bir emekliliğe rastlayamazsınız. Avrupa’da emeklilik yaşı 65’tir, 67’dir. Kimi ülkelerde de 70 yaşına kadar emeklilik yaş durumu vardır.”
Şu anda Türkiye’de her iki çalışana bir emekli düştüğünü ve bunun sürdürülebilirlik açısından problem oluşturduğunu vurgulayan Güler, “Mutlaka hem prim miktarını ve yaşı hem de ödenen süreyi esas alacak şekilde daha adil, daha dengeli ve sürdürülebilir mahiyette bir emeklilik sistemini inşa etmemiz lazım”
Güler, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın desteğiyle en düşük emekli aylığının 12 bin 500 lira olduğunu belirterek, “Bu desteğin uygulanmadığı takdirde emekli maaşı daha düşük oranda olacaktır. Dolayısıyla bu durum düzeltilmeli, bu durum sürdürülebilir hale gelmeli; daha dengeli, daha adil bir hale gelmeli.” şeklinde konuştu.
Güler, haftalık çalışma saatlerinin düşürülmesiyle ilgili bir çalışmanın mevcut olmadığını açıkladı. Pandemi sonrası bazı sektörlerde esnek çalışma modellerinin önerildiğini belirten Güler, mevcut durumda haftalık çalışma saatleri ve günlerinde bir değişiklik öngörülmediğini söyledi. Yalnızca belirli mesleklerde ve işlerde esnek çalışma seçeneklerinin değerlendirilebileceğini ifade etti.
Güler, adam öldürme, uyuşturucu ticareti ve çocuk istismarı gibi suç dosyalarının istinafa gitmeden doğrudan Yargıtay tarafından değerlendirilmesine ilişkin bir çalışmanın da olmadığını ancak yargı işlemlerinin daha hızlı tamamlanabilmesi için önerilerin olduğunu söyledi.
Güler, “Hukuk camiasında belli suç tipleri açısından yani doğrudan istinafta da olsa Yargıtay’a gitmesi kesin olan dosyaların, doğrudan istinaf mahkemesi görmeden Yargıtay’a gönderilmesiyle ilgili bazı öneriler, bazı doktrin çalışmaları var. Ama bunu şu yönüyle beraber değerlendirmek lazım; hemen darbeden sonraki dönemlerde Bölge İstinaf Mahkemelerimiz kuruldu ve hayata geçti. Ceza davalarının yaklaşık yüzde 85 civarındaki dosyalar istinaf süreci tamamlandıktan sonra kesinleşiyor. Yani bu ne demektir? 5 yılın altındaki cezalar, yerel mahkeme tarafından verildikten sonraki süre içerisinde istinaf itirazıyla beraber ya bozuluyor veya kesinleşebiliyor. Tabii yüzde 15’lik dilim yani 5 yıl ve üzerindeki cezalarla ilgili olan dava dosyaları da bu süreçte Yargıtay ilgili ceza dairesine temyiz yapılmak suretiyle gönderiliyor. Tabii burada bu makul süreyi gözetirken bu çalışma içerisinde aynı zamanda ilgili failin, şüphelinin, acil yargılanma hakkı ve savunma hakkının bu manada herhangi bir ihlali, herhangi bir mağduriyetine sebebiyet vermeyecek çerçeveyi de gözetmek gerekiyor. Şu anda öyle bir öneri, teklif gündemimizde yok ama beklentiler açısından bu yönüyle beraber bize iletilen hususlar var” dedi.
Yorumlar kapalı.