European Greens’ten yapılan açıklamada ise “Bunun deniz hayatı üzerinde ehemmiyetli bir tesiri olacak ve cinslerin kaybına yol açacaktır. Denizlerimizi ve okyanuslarımıza gözetmeliyiz ve deniz biyoçeşitliliğini korumalıyız” ifadeleri kullandı.
TÜDAV Genel Sekreteri Dr. Sibel Sezer, Akdeniz havzasının iklim farklılığından en fazla etkilenen ve etkilenecek sıcak noktalardan biri olduğunu belirterek, “Akdeniz havzasında da Doğu Akdeniz en kırılgan kaliteye sahip. Dolayısıyla bunların hepsi ciddi tehlike, bu ısı çoğalışı bize senaryolarda da gösterilen bir vakaydı. Bunlara donakalmıyoruz, her yıl gitgide bu rekor daha da kırılabilir” dedi.
İklim farklılığıyla beraber ekosistem üzerindeki tesirlerinin eksiltilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Sibel Sezer, “İklim farklılığının ekosistem üzerindeki tesirleri Akdeniz’de negatif zira bir kere Akdeniz’deki meseleler iklim farklılığının yanı gizeme bir sürü yerel baskı da var. Fazla avcılık, atıklar, kıyı dolgu alanları, dip tarama gibi hem iklim farklılığı hem de bu yerel baskılarla denizlerimiz ciddi tehlike altında. İklim farklılığı, yalnızca deniz yüzeyinde değil, derin denizi de her şeyi de etkileyen bir husus” diye konuştu.
Akdeniz havzası için küresel hesaplar olduğundan bahseden Dr. Sezer, ısının bugünkü seviyelerin üstünde çok daha çoğalacağını bildirdi. Dr. Sezer, “Dolayısıyla bizim hazır olmamız gerekiyor. İklim farklılığı ile beraber yaz yağışlarında eksilme görülecek. Göller ve rezervlerdeki su seviyeleri düşebilir, kuraklık çoğalabilir. İstilacı cinsler, natürel alanları dışındaki bir yere girip, oradaki biyoçeşitliliği negatif etkiliyor. Bunlar gelince tabi bizim kendi yerel cinslerimiz tehlike altında. Bu sıcaklık çoğalışında yerel cinslerin coğrafi dağılımı değişiyor. Yerli olmayan cinsler Akdeniz’e geliyor ve yerli cinsler tehlike altında oluyor. Denizanaları, aslan balığı, balon balığı her yerde görülüyor artık” ifadelerini kullandı.
İstilacı cinslerden denizanalarını misal veren Dr. Sibel Sezer, şu ihtarlarda bulundu:
“Denizanası zehirli olabilir, görülünce bize hemen fotoğraf çekilip, sevk edilmesini istiyoruz. Daha çok araştırma yapılması gerekiyor ve bizim bilgiye lüzumumuz var. Denizanası çoğalırsa turistleri yakar, ne yazık ki artık Akdeniz ve Ege’de görülüyor. Denizanası yakarsa doğru rehabilitasyon edilmesi gerekiyor. Sabunlu suyla yıkamak değil. Şayet bu yabancı cinslerde çok çoğalış olursa artık denizler turistlere belki de çok cazip olmayabilir. Turizm ve balıkçılık sektörleri etkilenebilir. Dolayısıyla acilen bilgi toplama vakasına başlanmalıdır. İzleme ağı kurulmalı ve bilgi bir araya gelmeli. Bilimsel çalışmalar artırılmalı ki olabilecek farklılıklara hazırlıklı olalım. Bizi neler bekliyor, bunu kavramalı, çalışmalı ve ona göre de önlem almalıyız ve bu çalışmaların neticesinde bir strateji tanımlamamız gerekiyor. Bunlar zati Etraf, Şehircilik ve İklim Farklılığı Bakanlığı’nca yapılan çalışmalar ama süratlendirilmeli ve denizlerin de içine katılması gerekiyor.” HABER MERKEZİ
