İstanbul’da bebekleri anlaşmalı özel hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmal sonucu kasten ölmelerine neden olan “Yenidoğan Çetesi” hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Örgüte yönelik hazırlanan fezlekede teknik takibe takılan çete üyelerinin telefon konuşmaları ise kan dondurdu. Soruşturmada ANKARAGÜNDEM’ın ulaştığı detaylar, siyahi bir bebeğin öldüğünü renginden dolayı anlamayacak kadar liyakatten uzak doktor ve personeller yüzünden bebeklerin nasıl öldüğünü ya da engelli bırakıldığını gözler önüne serdi.
H.D.T: hocam sana çok kötü bir haberim var.
F.S: he doğukan
11 özel hastanenin adının karıştığı davada, 47 sanık bulunuyor. İçinde doktor, hemşire, ambulans şoförü gibi pek çok birimden sağlıkçının bulunduğu çete üyeleri, organize bir şekilde çalışarak, hamile kadınların ve yeni doğan bebeklerin başka hastanelerden anlaşmalı oldukları hastanelere sevkini sağlıyor. Sevk etmelerinin ardından ailelerden fahiş hastaneye yatış ücreti talep eden çete üyelerinin bundan sonraki amacı hastaları olabildiğince hastanede tutmak ve SGK’dan olabildiğince fazla para kazanmak… Öyle ki bir telefon konuşmasında H.D.T adlı hemşirenin, H.B.G adlı bir diğer hemşireyle konuşmasında “35 gün yatılı tuttuğum sarılık hastası bile var” diyerek övünüyor. Aynı hemşireler, çocukların solunum rahatsızlığında kullanılan ilacı tedavi amaçlı tedarik edip satarak kazanç elde ediyor.
H.D.T: çok kötü bir haberim var hocam
Çete üyelerinin birbirleriyle yaptığı telefon konuşmaları ve banka hareketlerinin bulunduğu 750 sayfalık fezlekede örgütün hiyerarşik yapısı, suçun işleniş biçimi ve sevk işlemlerini yürütme biçimi detaylı bir şekilde anlatılıyor.
F.S: noldu
Buna göre bir sağlık hizmetleri şirketi sahibi ve doktor olan Fırat S. İstanbul ilinde anlaşmalı olduğu diğer hastanelerin yeni doğan yoğun bakım ünitesinin işletmesini alarak buralara devlet hastanesi veya farklı özel hastanelerden bebek hastaların sevklerini yapıp buraların sürekli dolu olmasını sağlıyor. Fırat S.’nin kurduğu bu sistemle SGK’dan yüksek miktarda ödemelerin alınması ve hastanenin gelirlerini arttırmaya yönelik çalışmalar yapılıyor, bunun karşılığında da “hak ediş” adı altında çete üyelerine ödemeler gerçekleştirliyor.
H.D.K: valla başım belaya gircek
F.S: noldu
Örgüt lideri Fırat S., örgüt yöneticisi ve kendisi gibi doktor olan İlker G. ile birlikte hareket ederek hastanelerin uygun koşullarda tedavi verebilecek durumda olup olmadığına bakmaksızın bebek hastaların hayatı pahasına anlaşmalı olduğu hastanelere usulsüz yöntemlerle sevk ettirdi.
H.D.K: hocam bu orospu evlatları çocuğu öldürmüş hocam
Bebek hastaların uzun süreli yatış işlemlerinin yapılmasını sağlayarak SGK’dan yüksek miktarda gelir elde etmelerinin yanı sıra örgüt üyeleri, “Curosurf” isimli solunum tedavisinde kullanılan ilaçları bebek hastalar üzerinden kullanılmış gösterip ilaçların üçüncü kişilere satılmasını sağladı.
F.S: nasıl çocuğu öldürmüş ya
HASTANEDE SİMSARLIK
H.D.K: hocam çocuk ölmüş farkında değiller çocuğu teslim aldım çocuk ölü kimse farkında değil ölüm ayağım buz kesti
Çete üyeleri, kimi zaman da yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden ve düşkünlüğünden faydalanıp örgüt üyesi hemşireler aracılığı ile simsarlık diye tabir edilen şekilde hasta yakınlarından piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafları aldı.
F.S: nasıl farkında değiller sen onun başına özel hemşire koymadın mı bugün sözde
Bu anlamda bir simsarlık örneği, telefon kayıtlarına yansıdı. Hemşire H.B.G.’nin Suriyeli bir ailenin bebeğini hastaneye yatırmak için günlük 8 bin liradan açtığı pazarlığın detayları, telefon görüşmeleriyle ortaya çıktı. Buna göre H.B.G, ailenin yanında bulunan sağlık personeli F.S.’yi arayarak, ailenin 8 bin lirayı kabul etmediğini söyledi. F.S’den de aileye “Bir haftalık peşin, günlük 5 bin liradan ödeme yaparlar mı?” diye sormasını isteyen H.B.G, bu ödemeyi yaparlarsa bebek için R. hastanesini ayarlayabileceğini söyledi. F.S.N’nin soruları yönelttiği anne, ödemeyi ancak pazartesi günü yapabileceklerini söyleyince H.B.G, örgüt lideri Fırat S.’yi arayarak bilgi verdi. Görüşmeler sonucunda Fırat S., H.B.G’ye 12 bin 500 TL gönderdi. H.B.G., bu parayı hastaneye ödeyerek bebeğin hastaneye yatışını sağladı. H.B.G., günlük 2 bin 500 TL ödedi fakat aileye bundan sonrası için para konusunda sadece kendisiyle irtibat kurmasını söyleyerek bebeklerinin günlük 5 bin TL’den tedavi olmak için hastaneye yatırıldığı bilgisini verdi.
….
“HOCA GÖBEĞİ AÇAMAMIŞ MAHVETMİŞ”
H.D.K: Ben ne dicem hocam bunun ailesine bir anomolisi yok bir hastalığı yok dün yatmış adamlar bir bilgi bile almadılar adamlar anemnezi doldurdular gittiler ben ne dicem bunun ailesine yabancılar bir de şimdi hastaneyi ayağa kaldıracaklar.
Kan donduran olaylardan biri de Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı D.E’nin bir bebeğe uyguladığı operasyon ve bu operasyonun sonuçlarıydı. Örgüt yöneticisi İlker G. ile örgüt lideri Fırat S.’nin telefon konuşmasıyla ortaya çıkan bu olayda, İlker G., Fırat S’ye “C. sana anlatmadı mı? D. hoca göbeği açamamış, mahvetmiş. Mahvedince de C.’ye vermiş. C. o yüzden çok gergin” diyor. Doktor D.E. bebeğin filmini yanlış yorumluyor ve hemşire C.A ile birlikte bebeğe yanlışı bir operasyon gerçekleştiriyorlar. Bebek bu operasyonla birlikte morarıyor, C.A.’nın deyimiyle “sırtından bir şeyler akıyor” ve 15 dakika içinde ölüyor. Bu olayın ardından çete üyelerinin tek korkusu bebeğe konan teşhisin hastanede bulunan ve çete üyesi olmayan kadın ve doğum uzmanının kulağına gitmesi. Zira kadın ve doğum uzmanı, sağlıklı bir gebeliğin ardından sağlıklı bir doğum gerçekleştiğini biliyor. Bu sebeple de çete üyeleri bebeğe ait yanlış yorumladıkları filmi dosyadan çıkarıyorlar. Çünkü kadın ve doğum uzmanı filmi görürse çocuğa tüp takıldığında yaşama şansının olduğunu da fark edebilir…
Yorumlar kapalı.