Zira “faiz sebeptir” deyince de faiz “yüzde 50”ye çıkarılınca da oy veriyorlar.
Erdoğan 2011’deki hükümet programında “Cumhuriyetin kuruluşundan sonra en büyük modernleşme hamlesi olan Avrupa Birliğine katılım süreci” diye konuşmuştu. (Resmi Gazete 17 Temmuz 2011)
Sonra, 26 Mart 2017’de “Bunlar Haçlı ittifakı” dedi ve yine oy aldı.
Gelişmiş demokrasilerde de her şart altında partisine destekleyen seçmenler vardır. Ama geniş bir seçmen kitlesi “taraftar” duygularıyla değil, politikalara bakarak oy verir.
Bizde ise bütün partilerde “lider kültü” çok daha etkilidir. Ne yaparsa yapsın lider desteklenir. En fazla “çevresi” eleştirilir. CHP bir ölçüde farklıdır çünkü uzun siyasi hayatında çok lider ve program değiştirmiştir. Daha 1953 Kurultayı’nda CHP’li delegeler İsmet Paşa’nın “Genel Sekreterlik kaldırılsın” şeklindeki tüzük değişlikliği önergesini reddetmişti.
Sağda ise bu tecrübe devamlılığı yoktur. 27 Mayıs belasının en büyük zararlardan biri DP’yi kapatması oldu. Sağda patrimonyal gelenekler de güçlüdür. Her parti, liderinin partisidir.
Hatta yakın zamana kadar Erdoğan’ın karizması, partisinden daha önde, daha etkiliydi.
Erdoğan’ın çeyrek asra yaklaşan iktidarında iki ayrı dönem vardır.
İlk on yılda, parti programında da yazdığı gibi “lider partisi” değil, “ekip partisi”dir. Erdoğan ve bütün parti belgeleri, “Avrupa kıstasları”nı, “evrensel hukuk”u esas almaktadır. IMF ve Dünya Bankası’yla ilişkiler parti programına yazılmıştır.
Erdoğan, merhum Ergun Özbudun başkanlığında bir liberal hukukçular heyetine “Parlamenter sistem anayasası” taslağı hazırlatmıştır. Partide soldan gelen, liberal sağdan isimler de vardı.
Yorumlar kapalı.