Sipsi Şekeri’nin adı, geçmişte bu özel tatlıyı satarken sipsi çalan Mustafa Damar’dan geliyor. Toz şeker, nane, kekik ve suyun birleşimiyle ortaya çıkan bu doğal lezzet, sadece damakları tatlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda nane ve kekik gibi doğal aromalarıyla hastalıklara karşı koruyucu bir etki sunuyor. Nanecioğlu ailesi, muz, limon gibi tatları da gıdaya uygun doğal aromalardan elde ederek çeşitliliği artırıyor.
Mustafa Damar’ın hikayesi, 1950’lerin sonunda Antalya’da bir işletmede şeker yapımını öğrenmesiyle başlıyor. Çobanlıktan şekerciliğe uzanan bu yolculuk, “Bu iş bana göre” diyen bir adamın azminin sembolü. O dönemde imkansızlıklara rağmen, veresiye aldığı toz şekerle başlayan denemeler, onu Burdur’un meşhur “Naneci”si haline getiriyor.
Mustafa Damar, şekerlerini satarken sadece bir satıcı değil, aynı zamanda bir sanatçı gibiydi. Sipsi çalarak maniler söylemesi, hem çocukların hem de büyüklerin ilgisini çekiyordu. “Babam şekeri sadece bir tatlı olarak görmezdi,” diyor İbrahim Nanecioğlu, “İnsanları mutlu etmek için uğraşırdı. Manilerle, sipsiyle, şekerleriyle çevresindekilere hem neşe hem de tat katardı.”
Mustafa Damar’ın özen gösterdiği bir diğer konu ise hijyen ve sunumdu. Şekerlerini camekan kutularda taşıması ve ambalajsız ürün satmaması, o dönemde bile titizliğinin bir göstergesiydi. İbrahim Nanecioğlu, babasının bu prensibinin günümüzde bile örnek alındığını belirtti.
Yorumlar kapalı.