Gezi davasından 18 yıl hapse mahkum edilen avukat Can Atalay, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden sosyal medya aracılığıyla bir mesaj gönderdi.
Atalay, “6 Şubat depremlerinin üzerinden 14 ayı aşkın zaman geçti ancak halen yakınlarının ölü mü diri mi olduğunu dahi bilmeyen, emin olamayan ve belki de en kötüsü feryatlarının işitilmemesiyle yüreği yanan insanlarımız var. Seslerinin duyulmamasının ıstırabı bu insanlarımızın acılarını büyütürken ülkeyi yönetenler nasıl sessiz olabiliyor. Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, bir yılı aşkın süredir bu insanlarla ilgili neden tek kelime bile etmedi. TBMM’de bu kayıplar için Araştırma Komisyonu Kurulmasını engellemek için eller nasıl havaya kalkabildi…” dedi.
Atalay şöyle devam etti:
“Kayıp yakınları, sevdiklerinin fotoğrafları ellerinde kapı kapı gezerken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı nasıl “Kayıp yok” diyebiliyor. Tarihimizin en büyük acısının içinde bu insanları nasıl yalnız bırakabiliyoruz? Sadece bir derneğe 147 kayıp ile ilgili başvuru var. Bu kayıpların 37’si çocuk. Deprem bölgesindeki kimsesizler mezarlıklarında yüzlerce insan bulunuyor. Bazı kayıpların enkazdan çıkarıldığı, hastaneye götürüldüğüne dair tanıklıklar, bilgiler mevcut ama bunlar etkin bir şekilde soruşturulmuyor. Yakınlarının hayatını kaybettiğini bilen ve sadece mezarlarının olmasını isteyen insanların taleplerine yanıt verilmiyor. Çocuğunun, kardeşinin, torunun akıbetini soran, emin olmak isteyen insanlarımıza “Yapılabilecek her şeyi yaptık, etkin, eksiksiz bir arama gerçekleştirdik” dememizin sadece o ailelere değil tüm topluma ‘iyi’ geleceğini kim reddebilir? 6 Şubat kadar büyük bir toplumsal travmanın ardından tek bir insanını arkada bırakmamak, kayıpların tümünü araştırmayı toplumsal bir seferberlik haline getirmek her birimize, hepimize, tüm topluma iyi gelecektir.
Bu nedenlerle;
1-Yakını 6 Şubat depremlerinden bu yana kayıp olan her bir insanımızın sesinin işitilmesini, etkin bir aramanın toplumsal bir seferberliğe dönüştürülmesini,
2-Özellikle devlet korumasındaki çocuklar ve halen bakıma muhtaç durumda olan insanlarımız arasında etkin bir aramanın yapılmasını,
3-Kayıp iddialarının yoğunlaştığı alanlarda ve enkazın taşındığı, döküldüğü alanlarda teknik arama yapılmasını,
4-TRT ve diğer TV kanalları ile sosyal mecralarda kayıpların fotoğraflarının, bilgilerinin yayınlanmasını,
5-Bu seferberliğin etkin bir unsuru olacak TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulmasını öneriyor ve talep ediyoruz. Yakınlarını arayan insanların kayıplarını bulmak toplum olarak görevimiz. Eğer sevdikleri hayatlarını kaybettiyse bile onlara, her birine bir mezar borçluyuz.”