Cezasızlık sisteminde idam çığırtkanlığı – Utku Can Akyol

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şener cinayeti zanlılarının sözde güvenilir konum ve mesleklerde bulunan (bazılarının kamu görevlisi) kimseler olması Türkiye’de artık neyin güvenilir olduğunu, Bağcılar cinayeti de uyuşturucu pazarının ne kadar genişlediğini tartışmaya açmıştı. Esenyurt cinayeti ise elbette, yıllardır gevşetilen infaz sistemini. 15 Nisan 2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da önemli değişiklikler yapılmıştı.

48. maddeyle 5275 sayılı Kanunun 107. maddesinde yer alan “koşullu salıverilme” süresi üçte ikiden, yarı oranına indirilmiş, 30 Mart 2020’den önce işlenen bir kısım suçlarda 1 yıllık denetimli serbestlik süresi üç yıla çıkarılmıştı.

Bu durum, cezanın yarısının infaz kurumunda çekilmesi öngörülen, denetimli serbestlik süresi ise 3 yıl olan bir suç için verilen hapis cezasında 6 yılla dahi cezalandırılsanız, “yatarınızın olmadığı” trajikomik bir sonuç doğurmuştu. Tekrar etmekte fayda var, 6 yıl ceza alıyor, fakat ceza infaz kurumunda bir saat kadar geçiriyordunuz. Kapalı ceza infaz kurumunda geçirilecek süreyi, yani “yatarı” bu suçlar açısından basit bir formül haline getirirsek şu denkleme ulaşıyorduk; (6/2)-3=0. Birazdan değineceğimiz, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kuralını aşan küçük hapis cezaları da aynı şekilde, bu yolla cezasız bırakılmıştı.

Belki de tek bir mafya liderinin serbest bırakılması adına yapılan bu kanun değişikliği siyasi sonuçlarını aldı. Bilinçli biçimde yaratılan bu “sabıkalılar toplumunun” ne kadar korkusuzlaştığı ise örneklerle gözler önünde. Basit ya da nitelikli kasten yaralama, tehdit, hırsızlık gibi suçlar ve daha bir sürü şey “fiilen” cezasızlaştı. Sonu kötüye giden yol da işte burada başlamıştı. Türkiye Yüzyılı, böyle giderse bir “cezasızlık yüzyılı” olacak.

İktidarın “kendilerince” başarılı bu politik hamlesi son düzenlemeyle perçinlendi. Öyle görünüyor ki 29 Ekim’de düzenlenmesi beklenen genel afla taçlandırılacak.

15 Temmuz 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a Geçici 10’uncu madde eklendi. Bu hukukçular tarafından dahi anlaşılması oldukça güç ve karışık kanun metni temelinde 31/07/2023 tarihi itibariyle kapalı ceza infaz kurumlarında ve Covid-19 izninde bulunan hükümlülerin denetimli serbestlik sürelerini uzatıyor, yani tahliye ediyor.

Teknik açıdan ilk dikkat çekici husus, kanuni düzenlemeden 31/07/2023 tarihi itibariyle “hükümlü” sıfatını taşıyanların o günden sonra “hükümlü” sıfatını taşıyacaklara nazaran ayrı bir düzenlemeye tabi tutulması.

Kanun teklifinin yayınlanmasından çok daha önce cezaevlerinde söylentiler yayılmış, trajikomik bir (istinaf ya da) “temyizden feragat ederek karar kesinleştirme” süreci dahi başlamıştı.

Kabaca ilk olarak, 31/7/2023 tarihi itibarıyla Covid-19 izninde bulunan hükümlülerden denetimli serbestliğe ayrılmalarına 5 yıl veya daha az süre kalanlar, tekrar cezaevine dönmeyecekler.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Cezasızlık sisteminde idam çığırtkanlığı – Utku Can Akyol

You Can Subscribe To Our Newsletter Completely Free

Don't miss the opportunity to be informed about new news and start your free e-mail subscription now.
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Sosyal Medyada Biz